24 Şubat gecesindeki 2008 Oscar Töreni yaklaştıkça heyecan ve merak da artıyor… 80. Akademi Ödülleri için adayları değerlendirmeye başlamadan önce, Oscar’da şimdiye kadar neler olup bitmiş bazı veriler ve istatistiklerle göz atalım…
Öncelikle son 5 yılın Oscar alan filmlerine bakalım:
2003 – En iyi film dahil olmak üzere 6 dalda Oscar’a, ayrıca 3 Altın Küre ve bir de BAFTA ödülüne layık görülen “Chicago”
2004 – Deyim yerindeyse fantastik dünyada yeni bir kapı açan Peter Jackson’un Yüzüklerin Efendisi serisinin son filmi “Kralın Dönüşü” en iyi film dahil olmak üzere 11 dalda Oscar alarak, Ben-Hur ve Titanic ile birlikte rekora ortak oldu.
2005 – Garsonluktan boksörlüğe uzanan hikayesiyle Hilary Swank’ın canlandırdığı Maggie, ve tabi ki Clint Eastwood’un başarısı “Million Dollar Baby”
2006 – Los Angeles’ta birbirini tanımayan insanların otuz altı saatte birbiriyle nasıl tanıştıklarını konu alan “Crash” aynı zamanda en iyi orijinal senaryo Oscar’ının da sahibi olmuştu.
2007 – ve 1929’dan bu yana süre gelen Oscar Törenleri’nde son Oscar Ödülü’nü alan film “The Departed (Köstebek)” 79. Oscar Akademi Ödülleri Töreni’nden tam 4 ödülle ayrılmıştı…
Bilgilerimizi tazeleyecek verilerle devam edelim: Son 5 yılın;
En İyi Yönetmen Oscarları:
2003 – Roman Polanski (The Pianist)
2004- Peter Jackson (Kralın Dönüşü)
2005- Clint Eastwood (Million Dollar Baby)
2006- Ang Lee (Capote)
2007 – Martin Scorsese (Köstebek)
En İyi Kadın ve Erkek Oyuncu Oscarları:
2003 – Nicole Kidman (The Hours), Adrien Brody (The Pianist)
2004 – Charlize Theron (Monster), Sean Penn (Mystic River)
2005 – Hilary Swank (Million Dolar Baby), Jamie Foxx (Ray)
2006 – Reese Witherspoon (Walk The Line), Philip Seymour Hoffman (Capote)
2007 – Helen Mirren (The Quenn), Forest Whitaker (The Last King of Scotland)
Şimdi de Oscar tarihindeki istatistiklere göz atalım;
14 Dalda Aday Gösterilmiş Filmler:
- All About Eve (1950), 6 dalda ödül kazanmış.
- Titanic (1997), 11 dalda ödül kazanmış.
13 Dalda Aday Gösterilmiş Filmler:
- Gone with the Wind (1939), 8 dalda ödül
- From Here to Eternity (1953), 8 dalda ödül
- Mary Poppins (1964), 5 dalda ödül
- Who’s Afraid of Virginia Woolf? (1966), 5 dalda ödül
- Forrest Gump (1994), 6 dalda ödül
- Shakespeare in Love (1998), 7 dalda ödül
- The Fallowship of the Ring (2001), 4 dalda ödül
- Chicago (2002), 6 dalda ödül
11 Dalda Ödül Almış Filmler:
- Ben-Hur (1959), 12 dalda aday
- Titanic (1997), 14 dalda aday
- The Return of the King (2003), 11 dalda aday
10 Dalda Ödül Almış Filmler:
- West Side Story (1961), 11 dalda aday
9 Dalda Ödül Almış Filmler:
- Gigi (1958), 9 dalda aday
- The Last Emperor (1987), 9 dalda aday
- The English Patient (1996), 12 dalda aday
En Fazla Aday Gösterilen Oyuncular:
- Merly Streep, 13 dalda aday - 2 ödül
- Katharine Hepburn, 12 dalda aday - 4 ödül
- Jack Nicholson, 12 dalda aday – 3 ödül
- Bette Davis, 10 dalda aday – 2 ödül
- Laurence Oliver, 10 dalda aday – 1 ödül
İstatistikleri istemediğimiz kadar uzatmak mümkün, ancak bu kadarı yeterli diye düşünüyorum. Oscar’ın yakın tarihine baktığımızda, ne yazık ki görmek isteyip de göremediğimiz ya da görmemek isteyip de gördüğümüz pek çok film mevcut… Bu konu ayrıca bir tartışma mevzusu olacağı için ayrıntıya girmiyorum.
Gel gelelim 80. Akademi Ödülleri’ne… Bildiğiniz üzere Ocak ayının son haftasında Los Angeles’taki törenle toplam 24 dalda verilecek ödüller için adaylar, Film Sanat ve Bilimler Akademisi’nin 5800 üyesinin oylarıyla belirlendi.
Californialı bir petrolcüyü konu alan “There Will Be Blood” ve unutulmaz Coen Kardeşler’in filmi “No Country For Old Men” sekizer dalda Oscar’a aday olurken, Altın Küre ve BAFTA ödüllerinde iyi bir performans gösteren “Atonement” ile “Michael Clayton” ise yedişer dalda aday gösterildiler. Ayrıca en iyi yönetmen dalında ise aynı beşliden tek bir fark vardı, Atonement yerine Julian Schnabel’in etkileyici Fransızca dram ve biyografi filmi “The Diving Bell and the Butterfly” aldı.
Şimdi Oscar adaylarını değerlendirirken, basın ve anketlere dayalı gözlemlerimi ve ayrıca kendi düşüncelerimi yazacağım…
İçlerinden birkaç film hariç, Oscar’a aday olma hakları bile tartışılacak beş adet film… Aday olmalarını burada tartışmak yerine, adayları değerlendirelim. Son Altın Küre ve BAFTA ödüllerinde başarılı bir çıkış yakalayan “Atonement”, sadece Altın Küre ile yetinmek istemiyor. Zaten Oscarlık filmlere genel olarak baktığımızda drama öğelerini yeterince fazla barındıran filmler olduğu görülür. Yani Akademi’nin gözüne girmek için yüksek bütçeli filmlere gerek yoktur, bu filmler her ne kadar sinefiller tarafından yüksek notlar alsa bile, Akademi üyelerinin ilgisini çekmeyebilir. O açıdan Kefaret Akademi üyelerini etkilemiş görülüyor. Zaten adaylar arasında biz kamuoyundan da geçer not alan filmler arasında Kefaret. Geçer not alan bir diğer film ise “There Will Be Blood” hiç şüphesiz. Şimdiden IMDb listelerinin üst sıralarını karıştıran bir film. Yeni nesil Citizen Kane olarak görülen film, IMDb Top 250 listesinde Citizen Kane’i bile geride bırakarak 21. sıraya yerleşti ve bu son yıllarda görülen en önemli hareketlerden biriydi. Coen Kardeşler Fargo’dan bu yana içeriği değil ama kendilerini geliştirmişe benziyorlar. Aynı şekilde yine bir çanta paranın ardından koşacağımız “No Country for Old Men” Top 250’de 34. sırayı yerleşse bile taraflar ve benim kanaâtime göre de Oscar heykelciğine sahip olacak gibi görünmüyor… 7 dalda Oscar’a aday olan “Michael Clayton” en iyi film haricindeki diğer 6 dal için dua etmeye başlasa iyi olur. En zayıf halka olarak gördüğüm “Juno” ise bu dalda Oscar’a aday gösterilerek ödülünü aldı bile…
Şüphesiz En İyi Yönetmen Oscarı, en merakla beklenen ödül çünkü Akademi’nin kamuoyunu -eskilerde de olduğu gibi- şaşırtacağını düşünüyorum. Pek çok kesim “Paul Tomas Anderson” ile “Coen Kardeşler” arasında kararsızlığını sürdürse de Oscar, Kelebek ve Dalgıç performansıyla “Julian Scnabel”e gidecek gibi görünüyor. Benim düşüncem Coen Kardeşler’i destekliyor…
Beş tane birbirinden yetenekli En İyi Erkek Oyuncu Oscar Adayları… Hiç şüphesiz her biri ayrı ayrı Oscar’ı hak ediyor. Hollywood tarihinin belki de en başarılı oyuncularından biri “Tommy Lee Jones” ve ayrıca Eastern Promises’ta iyi bir performans gösteren “Viggo Mortensen” ne yazık ki bu yıl Oscar’a uzak görülüyorlar. Kamuoyundaki duruşuyla Akademi’nin antipatisini kazanan “George Clooney” ise bu sebepten dolayı ödüle uzak. Geriye kalan iki isimden “Johnny Depp” her ne kadar sevilen ve sempatik bir oyuncu olsa da bu yıl ödülü “Daniel Day-Lewis”e kaptıracak gibi gözüküyor.
En İyi Kadın Oyuncu kategorisine baktığımızda, yine çekişmeli bir durum söz konusu. Ancak “Ellen Page” için Oscar erken görülürken, “Laura Linney” içinse şansın düşük olduğu açık. Oscarlı oyuncu “Julie Christie” alzheimer hastası bir kadın rolüyle performansı göz doldururken, Edith Piaf biyografisi ile “Marion Cotillard” Oscar’ı alarak bizleri şaşırtabilir. Oscar’ın en büyük favorilerinden “Cate Blanchett” aynı yıl iki dalda Oscar’a aday olarak başarısını ortaya koydu zaten.
En İyi Özgün Senaryo için, genç bir kızın beklenmedik hamileliği ve bebeği için yaptığı planları konu alan “Juno” Oscar’a en yakın aday. Fakat en iyi film dalında da aday diğer film olan “Michael Clayton” ve senenin bağımsız filmlerinden “Lars and the Real Girl”ü de es geçmemek gerekiyor.
Her ne kadar En İyi Yardımcı Erkek Adayları arasında “Casey Affleck” bulunsa da, ödül hiç şüphesiz “Javier Bardem”e gidecek…
Belki de en belirsiz kategori En İyi Kadın Oyuncu Ödülü… Akademi belki de iki dalda aday olan “Cate Blanchett”e en azından bu ödüle layık görebilir ya da Gone Baby Gone performansıyla “Amy Ryan” Oscar’a en yakın isim.
Takva’yı da adaylar arasında görmek istediğimiz, Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını Yahudi-Nazi konusunu işleyen “The Counterfeiters” kazanacak gibi. Ancak bir Kazak filmi olan “Mongol” bu ödülü alsa fena olmazdı…
Adaylar açıklandığında tepkisiz kalamadığım bir kategori En İyi Animasyon Oscar’ı… Amerika’nın Springfield kasabalarından birinde geçen ancak tüm Amerika’yı ve Dünya’yı ilgilendiren konularıyla belki de Dünya’nın en ünlü ailesi haline gelmiş bir dizinin filmi ‘The Simpsons Movie’. Ne yazık ki Akademi Simpsonlar’ı sadece eğlence faktörü olarak görmüş olmalı ki Oscar’a layık görmedi. Fakat Matt Groening’e yapılan bir haksızlık olarak görüyorum bunu… İlginç ve gerekli içeriği ile “Perspepolis” Oscar’ı hak ediyor; ancak Akademi Pixar’a oyunu verecektir ve “Ratatoluille” ipi göğüsleyecektir.
Diğer kategorilerdeki dikkat çeken filmlere de göz atalım… En İyi Orijinal Film Müziği Ödülü “Once”a gidebilir. En İyi Kostüm kategorisinde “Karayip Korsanları: Dünya’nın Sonu” olmaması, ödülü “Sweeney Todd”un alması anlamına geliyor. Aynı şekilde, En İyi Makyaj’da da “Sweeney Todd”un bulunmaması, ödülü “Karayip Korsanları: Dünya’nın Sonu”na kazandıracaktır. Bu yıl çok beğendiğim bir film olan “3:10 to Yuma” umarım en azından aday olduğu En İyi Müzik Ödülü’nü kazanır. En İyi Görsel Efekt’te de iki film kapışıyor. Milyon dolarlık bütçesiyle “Altın Pusula” Oscar’ı “Karayip Korsanları: Dünya’nın Sonu”na kaptırmayacaktır. Bu sefer Amerika’daki sağlık sorununu ele alan Michael Moore “Sicko”su ile En İyi Belgesel Oscarı’na yakın…
Geçmişten günümüze ve önümüzdeki Oscar’dan notlar bu kadar. Umarım Oscar heykelciklerine hak eden filmler ve isimler sahip olur. Oscar Ödülleri’nin en önemli amacının, Oscar’a sahip olmak isteyen yönetmen ve oyuncuların her geçen sene daha çok çaba göstererek daha kaliteli yapımlarla Dünya sinema sektörünü geliştirmeleri olarak görüyorum…