
29 Nisan 2010
2. DVD – Film Ödüllü Soru Yarışması

27 Nisan 2010
2010 Blog Ödülleri'nde Yarışıyoruz!
BÖ! 2010'da Kültür-Sanat blogları kategorisinde 300'ün üstünde blog olması ve Sinema bloglarına ayrı bir kategori açılmaması sinema blogcularını umutsuzlaştırıyor. Fakat ben eminim ki ilk 3'e mutlaka bir sinema blogu girecek...
Yenilenen tasarımı, özgün içeriği ve yeni domainiyle Sinemayadair.com bu konuda çok iddaalı!
Bloguma vereceğiniz destek bu konuda 7. Sanata vereceğiniz destek olacağına inanıyorum.
2010 Blog Ödülleri - Efes Pilsen Kültür Sanat Blogları kategorisinde aday olan Sinemayadair.com'a destek vermek ister misiniz?
Öyleyse BURAYA tıklayarak oyunuzu kullanın…
26 Nisan 2010
İstanbul Film Festivali'nin Ardından...

24 Nisan 2010
Fragman: The Expendables

Yönetmen: Sylvester Stallone
Vizyon: 13 Ağustos 2010
Sylvester Stallone’ın yazıp yönettiği, oyuncu kadrosu Sylvester Stallone, Jason Statham, Jet Li, Dolph Lundgren, Steve Austin, Mickey Rourke, Bruce Willis ve Arnold Schwarzenegger gibi aksiyon filmlerinin yıldızlarından oluşan “The Expendables” Amerika’da 13 Ağustos 2010 tarihinde vizyona giriyor.
23 Nisan 2010
Eşrefpaşalılar: Fena Bir Film Değil


Ders çalışmaktan bunaldığım zamanlarda arkadaşlarımla sinemaya gidiyoruz. Artık genç bir delikanlı olduğum için ailemden izin almam zor değil. Hatta zaman zaman şehir dışında, komşu ilçelerde film izlediğim de oldu.
En son izlediğim filmin adı “Eşrefpaşalılar”dı. Ben daha çok korku filmlerini seviyorum ama bu da idare ederdi.
Sinemanın rahatlatıcı etkisi vardır bence. Herkes sinemaya gitmeli.
Serdar Karadayı
8-A
Maskeli Beşler Irak: Hiç Unutmayacağım
23 NİSAN'DA BLOGUM ÇOCUKLARIN!

Altınkent İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi Merve Genç sinemada izlediği "Maskeli Beşler Irak" filmini anlatıyor.

Benim adım Merve. Ben sinemada bir film izledim. Filmin adı Maskeli Beşler Irak. İzlediğimde şok oldum. Çünkü çok güzeldi ama yabancıların olmaması gerekiyordu. Olmasaydı daha güzel olurdu. Maskeli Beşler Irak'ta anlatılmak istenen şey, yabancıların Irak'tan ayrılmaları için uğraşıyorlar. Ben çok sevdim ve çok komikti. Film bittiğinde çok üzüldüm, çünkü çok güzeldi. Biraz daha bakmak isterdim ama Maskeli Beşler yani beş kişi iyi niyetli birileri. Fakat Irak'ı kurtarmak istiyorlar. Bu sinemayı çok sevdim. Hiç unutmayacağım.
Merve Genç
4-A
Herkes Sinemaya Gitsin
23 NİSAN'DA BLOGUM ÇOCUKLARIN!

Altınkent İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencisi Havva Kart sinemaya ilk gidişini ve neler hissetiklerini anlatıyor.
Ben ilk defa sinemaya gittim. Orada çok heyecanlanmıştım. Önce biraz korktum. Sonra salona girdik. Karşıma baktığımda koca bir perde. Sırayla dizilmiş sandalyeler... Herkesin elinde mısır, heyecanla filmin gelmesini bekliyordu. En sonunda ışık geldi ve film başladı. Ben hemen dikkatimi filme yoğunlaştırdım. Bence film o kadar da güzel değildi. Liselilere uygun düzeydeydi. Pek hoşuma gitmedi. Ama yine de sinemaya gittiğim için mutluyum. Yani herkese sinemaya gitmeyi öneriyorum.
HERKES SİNEMAYA GİTSİN
MUTLU OLSUN.
Havva Kart
5-A
20 Nisan 2010
Altın Lale Ödülleri

Altın Lale Ödülü
THE MISFORTUNATES / ŞEYLERİN BOKTANLIĞI - Felix Van Groeningen
Jüri Özel Ödülü
SANDRINE KIBERLAIN (Matmazel Chambon)
ULUSAL YARIŞMA ALTIN LALE YARIŞMASI
Altın Lale En İyi Film Ödülü
VAVİEN - Yağmur Taylan ve Durul Taylan
En İyi Yönetmen Ödülü
MİRAZ BEZAR (Min Dît - Ben Gördüm)
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
ŞENAY ORAK (Min Dît - Ben Gördüm)
En İyi Erkek Oyuncu Ödülü
TANSU BİÇER (Beş Şehir)
En İyi Senaryo Ödülü
ENGİN GÜNAYDIN (Vavien)
En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü
BARIŞ ÖZBİÇER (Bal)
En İyi Müzik Ödülü
MUSTAFA BİBER (Min Dît - Ben Gördüm)
Jüri Özel Ödülü
BAL - Semih Kaplanoğlu
AVRUPA KONSEYİ SİNEMA ÖDÜLÜ, "FACE"
FACE Ödülü
AJAMI - Scandar Copti ve Yaron Shani
Jüri Özel Ödülü
THE DAY GOD WALKED AWAY / TANRININ GİTTİĞİ GÜN - Philippe van Leeuwe
FIPRESCI ULUSLARARASI SİNEMA ELEŞTİRMENLERİ DERNEĞİ ÖDÜLLERİ
Uluslararası Yarışma'da FIPRESCI Ödülü
MADEMOISELLE CHAMBON / MATMAZEL CHAMBON - Stéphane Brizé
Ulusal Yarışma'da FIPRESCI Ödülü
VAVIEN - Yağmur Taylan ve Durul Taylan
RADİKAL HALK ÖDÜLÜ
Uluslararası Yarışma
ANNEMİ ÖLDÜRDÜM - Xavier Dolan
Ulusal Yarışma
BAL - Semih Kaplanoğlu
23 Nisan'da Çocuklar Yazıyor!


17 Nisan 2010
Semih Kaplanoğlu 'Bal' ile Festivalde
Bugün 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde “Ulusal Altın Lale” ödülü için yarışacak son film olarak 60. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü kazanan ‘Bal’ın gösterimi yapıldı.
Filmi izlemeye gelenler arasında oyuncu Nejat İşler ve bazı ünlü isimler de vardı. Filmin yönetmeni Semih Kaplanoğlu seans öncesi tüm teknik ekibi tek tek sahneye davet ederek onlara teşekkür etti. Filmin küçük oyuncusu Bora Altaş da gösterime gelen isimler arasındaydı.
Semih Kaplanoğlu ‘Bal’ filmi ile Yusuf üçlemesini tamamlamış oldu.
Film bitiminde ise yönetmen Kaplanoğlu ve ekibi soruları yanıtlamak için tekrar sahneye çıktılar. Yönetmene İngiliz romantizmin etkisinde kalıp kalmadıkları yönündeki soruya “Şiir beni besleyen ana damardır” diye cevap veren Semih Kaplanoğlu ayrıca bir seyircinin ses ve bellek ile ilgili sorusuna şu şekilde yanıt verdi, “Mekanlara gittiğimde sadece görüntü ile değil, sesle de ilgileniyorum. Doğal sesleri kullanmaya özen gösteriyorum. Bu sesler bizi yorgan gibi sarsın, filmin içine çeksin istiyorum”. Ayrıca filmlerinde müzik kullanmadığını belirten Kaplanoğlu, sesleri müzik gibi kullanmaya çalıştığını ifade etti.
Bir seyircinin Yusuf üçlemesi filmlerinin geriye doğru aktığını belirterek, “İmkanınız olsa bu üçlemeyi ters sırayla çekmeyi düşünür müydünüz?” sorusuna yönetmen, “Bu filmle ruhun derinliklerine seyahat ettim. Bu dünyaya ne ile geliyoruz, içimizde ne var… Başarı kelimesini fazla sevmem ancak böyle bir şey varsa bunu biraz yapabildiğimi düşünüyorum. Her şey ruha yaklaşma çabasıydı. Başlangıç noktasından geldiğim yere ulaşabildiğimi düşünüyorum” diye cevap verdi.
“Emek Sineması’na destek verelim!”
Yönetmen Semih Kaplanoğlu, yıkılmak üzere olan Emek Sineması için Pazar günü Taksim'de yapılacak yürüyüş için tüm sinemaseverlere çağrıda bulundu. Bu tür mekanların bu gibi güzel sinema buluşmalarını sağlayacak yapıda olduğunu belirterek, bunun sinemaya yapılan küçültücü ve aşağılayıcı bir hareket olduğunu vurguladı.
12 Nisan 2010
Çağan Irmak'tan Karanlıktakiler
ÖZEL HABER – EXCLUSIVE
Sinemayadair.com 29. Uluslararası Film Festivali’ni yakından takip etmeye devam ediyor. Bugün yine Atlas Sineması’nda “Altın Lale” ödülü için yarışacak bir filmin gösterimi daha yapıldı. Çağan Irmak’ın son filmi ‘Karanlıktakiler’ festival izleyicilerinin beğenisine sunuldu.
Filmi izlemek için salona gelenler arasında Sümer Tilmaç gibi ünlü isimler de vardı. Film başlamadan önce salon girişine gelen filmin yönetmeni Çağan Irmak ve oyuncuları Erdem Akakçe ile Rıza Akın ayak üstü sohbet ettiler.
Film başlamadan önce kısa bir konuşma yapan Çağan Irmak, bayan oyuncuların henüz sinema salonuna gelemediklerini ve filmin bitiminde yine beraber olacağımızı söyledi.
Filmin sonunda ise yönetmen Çağan Irmak, görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki ve oyuncular Erdem Akakçe, Meral Çetinkaya, Derya Alabora ve Rıza Akın seyircilerin karşısına geçti.
Çağan Irmak film hakkındaki soruları yanıtladı. Bir seyircinin, “Filmin jenerik yazısının son harfi neden ters yazıldı?” sorusuna Irmak, “Anne ve oğul arada sıkışmış hissi vermek için” diye cevapladı. Ayrıca film için “Bir cehaletin İstanbul kültürüne tecavüzü söz konusuydu. Bir sürü ahlak kuralı sizi yargılayamaz, bu hayatı hafife alan bir filmdi” diye konuştu.
Ayrıca Çağan Irmak, ‘Karanlıktakiler’ filminin kendisinin önceki filmlerine nazaran daha az gişe yapmasının sebebi sorulduğunda, “Hayatımda hiçbir zaman gişeyi düşünerek film yapmadım” diye cevapladı. Hatta ‘Mustafa Hakkında Herşey’ filminin de gişede başarılı olamadığını fakat DVD satışları ve TV kanalları sayesinde pek çok kişiye ulaştığını hatırlatarak, onun için filminin hangi şekilde izlendiği değil, izlenip anlaşılmasının önemli olduğunu, o yüzden korsanın da umurunda olmadığını, yeter ki kaliteli bir kopya ile izlenmesini sözlerine ekledi.
Çağan Irmak ‘Karanlıktakiler’ için şimdiye kadar çektikleri arasında oyunculuk açısından “Master Class” filmi olduğunu ifade etti.
Üslup konusunda ise bazı açıklamalarda bulundu. Bazı yönetmenlerin belirli üsluplarının olmasını saygıyla karşıladığını fakat kendisinin böyle olmadığını belirterek, “Bazen çok büyük bir aşkla, bazen de çok büyük bir öfkeyle” filmleri çektiğini bu yüzden hikayenin üslubu belirlediğinin altını çizdi.
Filmin konusunda da geçen tecavüz olayı hakkında eskiden okuduğu bir yazıyı seyirciyle paylaştı, “Birinin elinin size dokunmasını istemiyorsanız, o el gerçekte size dokunmuş demek değildir”. Irmak ayrıca sesini yükselterek, “Kadına şiddeti yasaklıyorum!” diye konuştu.
Yönetmen Çağan Irmak, görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki’ye övgülerde bulunarak, “Bu film Issız Adam’dan sonra beraber çalıştığımız ikinci film oldu. Beni filmi HD çekmem konusunda ikna etti. Filmi HD çektik ancak 35 çekiciliğinde oldu” diye konuştu. Yeni projesi ‘Prensesin Uykusu’ filminde de beraber çalışacaklarını sözlerine ekledi.
Irmak, yeni projesi ‘Prensesin Uykusu’ hakkında da bazı bilgiler verdi. “Issız Adam’da müzik vardı, bu filmde yoktu. Adından da anlaşılacağı gibi Prensesin Uykusu filminde yine müzikler ön planda olacak” diye konuştu. Ayrıca film için, “Varoş dünyadan bir Pamuk Prenses hikayesine döneceğiz” diye sevenlerini sabırsızlandırdı.
(Fotoğraflar: ADMİN)
Neşeli Hayat ve Yılmaz Erdoğan
29. Uluslararası İstanbul Film Festivali “Altın Lale” ödülü için yarışacak filmler bugünden itibaren gösterime girmeye başladı. Yarışma bölümünden gösterilen ilk film ise Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği “Neşeli Hayat” oldu.
Atlas Sineması’nda aralarında Birol Güven’in de bulunduğu pek çok ünlü ve konuk salonu doldurdu. Yılmaz Erdoğan ise filmi izlemeyip, film bitiminde soruları yanıtlamak için salona giriş yaptı.
Film bitiminde filmden memnun kalan pek çok izleyici Yılmaz Erdoğan’a sorular yöneltti. Erdoğan bütün sorulara içtenlikle cevap vermeye çalıştı.
Yılmaz Erdoğan filmde kendisinin canlandırdığı ‘Rıza’ karakteri için, kendisini pek düşünmeyen, kendisinden feda etmeyi seven bir karakter olarak söz etti. Ayrıca günlük hayatta kendisinin çok kullandığı ‘godik’ kelimesi için de “adını bulamadığımız her şeye godik diyoruz biz” diye açıklama getirdi.
İzleyicilerin biri “Neden Noel Baba?” diye sorunca, Erdoğan: “pozisyonumuzu anlattığı için iyi bir seçim” diye cevap verdi.
Filmin Görüntü Yönetmeni Uğur İçbak da kısa bir konuşma yaptı. İçbak, doğal mekanlarda çalışmanın zorluklarından bahsetti ancak bunun atmosfere katkısının olduğunu belirtti. Bunun üzerine Yılmaz Erdoğan, film için görüntü yönetmeninin önemli bir noktada yer aldığının altını çizerek, filmin 4. haftasından sonra flu olduğu anlaşılınca filmi yeniden çekmek zorunda kaldıklarını söyledi. Hatta bunun üzerine bir espiri yaparak, “biz filmi 2 kere çektik, siz de 2 kere izleyin” dedi.
Filmin oyuncularından Büşra Pekin, doğru rol ile doğru oyuncunun birleşmesiyle ortaya kötü bir iş çıkamayacağını belirtti.
(Fotoğraflar: ADMİN)
11 Nisan 2010
Emek Sineması Hala Burada!
Önce Beyoğlu sonra Alkazar şimdi de Emek Sineması… Buram buram nostalji ve tarih kokan klasik sinema salonlarımız birer birer kapanıyor. Peki neden? Ya ekonomik güçlükleri aşamadıklarından ya salonun ilerleyen yaşıyla birlikte gelen yapısal sorunlardan dolayı ya da yerlerine alışveriş merkezi açmak için!
Özellikle film festivallerinin ana mekânlarından biri olan Emek Sineması 9 aydır kapalı. Salonun bulunduğu Yeşilçam Sokak karanlığa gömüldü. İstiklal Caddesi’nde 1924 yılından bu yana 875 kişilik kapasitesiyle faaliyet yürüten Emek Sineması’nın yerine alışveriş merkezi yapılacak.
Dün akşam yine Emek Sineması'ndaydık. Melek Sineması plaketinin üstüne Yıktırmıyoruz! plaketimizi astık.
Siz de destek vermek istiyorsanız:
6 Nisan 2010
Emek'e Saygı

İstanbul Film Festivali'nden Kaçırılmayacak Filmler

AJAMI – Scandar Copti & Yaron Shani |
AKVARYUM (FISH TANK) – Andrea Arnold |
ANA (MADEO) – Bong Joon-Ho |
ANNEMİ ÖLDÜRDÜM (J'AI TUÉ MA MÈRE) – Xavier Dolan |
AŞKIN SON MEVSİMİ (THE LAST STATION) – Michael Hoffman |
BAL – Semih Kaplanoğlu |
BAY HİÇKİMSE (MR. NOBODY) – Jaco Van Dormael |
BÜYÜK HATA (CHLOE) – Atom Egoyan |
CANLANDIRMA SİNEMASI: ESTONYA – Priit Pärn |
ETEK GÜNÜ (LA JOURNEE DE LA JUPE) – Jean-Paul Lilienfeld |
GREENBERG – Noah Baumbach |
KADIN, SİLAH VE ERİŞTE (SAN QIANG PAI AN JING QI) – Zhang Yimou |
KARANLIKTAKİLER – Çağan Irmak |
KATLİAM (KINATAY) – Brillante Mendoza |
KONTROL LİMİTLERİ (THE LIMITS OF CONTROL) – Jim Jarmusch |
NEŞELİ HAYAT – Yılmaz Erdoğan |
ORİJİNAL ALTYAZILI (V.O.S.) – Cesc Gay |
REZERVUAR KÖPEKLERİ (RESERVOIR DOGS) – Quentin Tarantino |
ÜSTÜNE ALINMA (RIEN DE PERSONNEL) – Mathias Gökalp |
YEDİNCİ KITA (DER SIEBENTE KONTINENT) – Michael Haneke |
3 Nisan 2010
29. Uluslararası İstanbul Film Festivali Başladı!

Sunuculuğunu Ceyda Düvenci ve Yetkin Dikinciler'in üstlendiği açılış töreni boyunca Fatih Erkoç ve Kerem Görsev izleyicilere film şarkılarından derlenmiş renkli bir program sundu. Tören boyunca iki kez sahne alan ikili "Moon River", "Somewhere Over The Rainbow", "Smile" ve "Fly Me To The Moon" şarkılarını seslendirdi.
Tören, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın konuşmasıyla başladı. Ardından, altıncı kez Festival Sponsorluğu'nu üstlenen AKBANK Genel Müdürü Ziya Akkurt ile Festival'e en büyük katkıda bulunan sponsorların temsilcilerine İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından birer teşekkür plaketi sunuldu. Plaketleri Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı takdim etti.
"Sinema Onur Ödülleri" Mevlüt Koçak, Feyzi Tuna ve Kadir İnanır'a verildi.
Mevlüt Koçak ödülünü Nurgül Yeşilçay'ın elinden alırken Feyzi Tuna'ya ödülünü Fatma Girik takdim etti. Kadir İnanır'a ise ödülünü Zuhal Olcay verdi.
Marco Bellocchio'ya "Yaşamboyu Başarı Ödülü"
Sinemaseverlerin Günaydın, Gece filmiyle yakından tanıdığı, İtalyan sinemasının önde gelen yönetmen, senaryo ve oyuncusu Marco Bellocchio festivalin açılış konuğuydu. İlk filmi Cepteki Yumruklar ile uluslararası alanda tanınan, 70 yaşını aşmasına rağmen hala kuşağının en genç sinemacılarından biri sanılan ünlü İtalyan sinemacı Marco Bellocchio'ya İstanbul Film Festivali'nin "Yaşamboyu Başarı Ödülü" verildi.
Marco Bellocchio'nun, Mussolini'nin hiçbir zaman kabul etmediği gayrimeşru oğlunun annesi Ida Dalcer'in gerçek öyküsünü anlattığı bol ödüllü son filmi Yenmek, Festival kapsamında izleyiciyle buluşacak.Yenmek'in 3 Nisan Cumartesi günü saat 16.00'da Atlas Sineması'nda gerçekleşecek gösterimine Marco Bellocchio da katılarak izleyicilerle buluşacak.
Törenin ardından Radu Mihailenau'nun Fransa'da gişe rekorları kıran filmi Paris'te Son Konser / The Concert başladı. Filmin başrol oyuncusu Alexei Guskov da gecenin konukları arasındaydı.
NTV tarafından canlı yayınlanan İstanbul Film Festivali Açılış Töreni'ni salonda yaklaşık 2.000'i aşkın kişi izledi.