1996 yılında çektiği Pusher serisi ile tanınan Danimarkalı genç yönetmen Nicolas Winding Refn’in çektiği, 2011 Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü alan film ilgiyi sonuna kadar hak ediyor.
Drive, film setlerinde dublörlük yapan ve iyi araba kullanabildiği için geceleri soyguna katılan sürücünün yaşamını merkeze alıyor.
Sürücünün bu iki iş arasında gelip giden hayatı, komşusu Irene ile tanışmasıyla değişir. Aralarında ilginç bir aşk yaşanır ve hayatının en mutlu günlerini geçirirken hapisten çıkan kocasına yardım etmeyi kabul etmesiyle her şey değişir. Kendini bir anda Los Angeles’ın önde gelen mafya babalarının kara listesinde yer alır.
Sürücü rolünde yer alan Ryan Grosling filmde cool, sessiz, içine kapanık bir karakteri canlandırmış ve doğrusunu söylemek gerekirse bunun üstesinden gelmiştir. Karakterin en etkileyici yanı, yasa dışı yaptığı işteki iş disipliniydi. Karşımızda diyaloglardan çok görselliğiyle daha ön planda çalışmış ve emek harcanmış bir film var.
Filmde arabalı kovalamaca sahneleri, stilize vahşet sahneleri ve uzun sekanslar mevcut. Özellikle kovalamaca sahneleri gayet titizlikle ve abartıya kaçılmadan akıllıca işlenmiş (Fast and Fruis gibi değil). Gerilim filmde zaman ilerledikçe artıyor ve olay da zaman ilerledikçe sakin bir şekilde çözülmeye başlıyor. Filmde sürücü ile komşusu (Irene)’nin aşkı gayet mesafeli bir biçimde işlenmiş.
Cliff Martine’e ait olan filmin müzikleri en az film kadar etkileyici. Filmin başında Los Angeles şehrinin ışıltılı görünümüyle başlayan Fransız Dj Kavinsky’ın Nightcall’ı favorimdi.
Çoğu eleştirmenler tarafından ilgiyle karşılanan ve tam not olan ve yönetmenin kendi tarzını yaratmış olduğu Drive filmi, benden de tam not alıyor. Eğer farklı bir sinema deneyimi yaşamak istiyorsanız bu filmi izlemenizi öneririm.
Yazar: Murat Boncuk