Ünlü bir aktör olmak isteyen Sicilyalı Pietro (Elio Germano), hayalindeki meslek için her türlü yolu denemeye hazırdır. Öncelikle Roma’ya yerleşir. Orada bir pastanede çalışmaya başlar ve o sırada oyuncu olmaya giden yolları aşmaya çalışır. İlk başta kuzeni Maria (Gea Martıre)’nın evinde kalan Pietro kendi evine yerleşir; ama evde bir gariplik sezer. Daha sonra evini onunla birlikte paylaşan yedi buçuk hayali misafiri fark edecektir.
Bu hayali misafirler II. Dünya Savaşı esnasında yaşamış bir topluluktur ve bir baskın sırasında hayatlarını kaybetmişlerdir. Pietro bu hayali misafirlerin problerine çözüm bulmaya çalışır.
Film diğer Ferzan Özpetek filmlerinde olduğu gibi çok güzel bir açılış yapıyor. Film sanat ve sinema tekniği açısından gerçekten çok iyi. Oyunculuklar gerçekten çok güzel, hepsi birbirinden iyi oynamış.
Ferzan Özpetek sinema tekniğini çok iyi kullanmış. Yine geçmiş ve gelecekten faydalanarak parçaları birleştirmiş. II. Dünya Savaşı olgusunu hayal ve gerçek ile birleştirip gerçekten güzel ele almış. Bu açıdan farklı bir tema var filmde.
Filmin sonlarına geldikçe parçalar birleşiyor. Ancak, Pietro’nun dışarıda tanıştığı ve tramvayda bayıldığında ona yardım eden genç bir çocukla olan ilişkisi bir noktaya varmıyor, aralarında hiçbirşey olmuyor. Ferzan Özpetek sinemasını bildiğimden daha farklı beklerdim.
Cem Yılmaz’ın oyunculuk performansına gelicek olursak, elinden geleni yapmaya çalışmış Yusuf Antep karakteri ile hem güldüren hem hüzünlendiren bir rol sergilemiş.
En önemlisi ise filmin müzikleri İtalyan sokaklarında Sezen Aksu dinlemek gerçekten harika. Filmin güzel olmasında müziklerinin katkısı çok büyük. Ne zaman Sezen Aksu’nun şarkısı çalsa bir sahnede, insanın içi bir değişik oluyor, çok farklı ve güzel bir duyguya kapılıyorsunuz.
Filmin sonunda hiç beklenmedik bir anda final yapılıyor; ama beni bundan bir önceki filmi “Mine Vaganti (Serseri Mayınlar)” filminin bitiş sahnesi daha çok etkilemişti. Bu filmde bir önceki filminden daha etkileyici bir bitiş beklerdim fakat; yine kendi diliyle gayet güzel bir şekilde noktayı koyuyor.
Bu sıcak içinize işleyen komik, hüzünlü ve II. Dünya Savaşı’na ufak göndermelerde bulunan, hayal ile gerçeğin estetikle buluştuğu bu filmi halkımızın keyifle izleyeceğini ve beğenileceğini düşünüyorum.
Yazar: Murat Boncuk
0 yorum:
Yorum Gönder