Bahsediceğim film haftasonları ailecek izlenibilecek, arkadaşlarınızla mısırlarınızı patlatıp gülüp eğlenebileceğiniz ya da görsel efektlere boğulmuş hiçbir derinliği olmayan bir seyirlik değil. Alışı gelmemiş, gerçeküstü bilinçaltınızı yansıtan bir film var karşınızda “Eraserhead”.
Nasıl anlatsam bilmiyorum bu satırları şuan nasıl yazdığımı bilmiyorum kafam allak bullak olmuş durumda. Hiç bir eylem gerçekleştiremiyorum. Bu filmin berbatlığından ya da kötülüğünden değil. Alışıgelmeyişinden, insanı farklı dünyalara sürüklemesinden, gerçeküstü efektler, farklı bir ses kurgusu, farklı bir dünya…
“Eraserhead” rüyalarımızın anlamsızlığına, iç dünyamıza ayna tutuyor. Film geçmiş bir ilişki sırasında özürlü sevgilisi Mary’nin hamile kaldığını öğrenen Spancer onu kendi evine getirir. Mary bu arada mutant doğurur. Eşinin evi terk etmesiyle birlikte mutant bir çocuk, onu arzulayan komşusu ve hayali olarak gördüğü bir kadınla başbasa kalır.
Film David Lynch’in ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşır. Siyah beyaz görüntüsü filme ayrı bir hava katmış. Özellikle plastik makyajla yapılan mutant bebek dönemine göre olağanüstü çalışma. Hatta Stanley Kubrick Lynch’e, bu bebeği nasıl yaptığını sormuş; ama Lynch söylememiş. Mutant bebekten bahsetmişken yaratığın zırlaması insanın sinirlerini altüst ediyor.
Eğer gerçeküstü bir sinema görmek ve David Lynch’in sinematografisini, sinema dilini görmek istiyorsanız izleyin. Aksi takdirde kafa dağıtmak, eğlenmek, vakit geçirmek için izlemeye kalkarsanız belki hayatınızın en büyük hatasını yapmış olacaksınız.
Yazar: Murat Boncuk
0 yorum:
Yorum Gönder