Disney’in
unutulmaz klasiklerinden Beauty and the Beast (Güzel ve Çirkin) üç boyut (3D)
teknolojisiyle yeniden beyazperdeye uyarlandı. En iyi Film Oscar’ına aday olan
ilk animasyon özelliği taşıyan film bazı öğelerini 1946 yılında çekilen Güzel
ve Hayvan’dan ilham almıştır.
Bir
gün çok bencil kaba bir prensin kapısını dilenci kılığında bir peri çalar. Dilenci
sığınıcak bir yer istemiştir, karşılığında da prense bir gül vermek ister ama
prens dış görünüşünden dolayı dilenciyi içeri almaz.
Bu
davranışından dolayı dilenci prensi korkunç bir canavara dönüştürür, diğer
evdeki hizmetçileri ise birer ev eşyasına… Şato büyük bir karanlığa gömülür. Canavara
dış dünyayla bağlantı kurması için bir ayna verir. Aynanın yanında bir de çiçek
vardır. O çiçek solmadan canavara kim aşık olursa ve canavar da ona karşı aynı
hisleri beslerse büyü bozulucaktır ve canavar eski haline dönecektir.
Mucit
olan ve icatlarından dolayı köyün delisi ilan edilen Belle’nin babası Maurice en
son yaptığı icatı odun kesme makinasını tanıtmak için atıyla yol alır. Bu
sırada yolunu şaşıran mucit bir anda kendini canavarın şatosunda bulur. Canavar
muciti tutsak eder.
atodan
kaçmayı başaran at ise Belle’nin yanına gider. Belle o at sayesinde şatoyu
bulur, babasını tutsak olarak görür ve canavarla anlaşma yapar. Belle babasının
yerine ömür boyu şatoda tutsak kalmayı kabul eder.
Belle
şatoda kaldığı süre boyunca canavarın iç yüzünü tanıyacak, onun aslında ne
kadar kibar ve iyi kalpli biri olduğunu anlayacaktır.
Filmi
yeniden izlemek her ne kadar güzel olsa da üç boyutlu olması filmin nostaljik
tadını bozmuş. 3D özelliği filme hiçbir anlam kazandırmamış. Onun dışında Güzel
ve Çirkin izleyicinin kalbinde yer eden güzel bir animasyon.
Yazar: Murat Boncuk
0 yorum:
Yorum Gönder