17 Mayıs 2012

Diktatör: Bir Cohen Komedisi


Diktatör filminin yaklaşmasına günler kala arkadaşlar arasında Cohen’in eski komedisi “Ali G Indahouse” filmi hakkında konuşup anılarımızı tazeliyorduk.

Bilindik üzere Türk sinemasında aşk ve dram filmleri dışında komedi ülkemizde sevilen bir türdür ve sıkı bir komedi filmi izleyicisi bir kere de olsa Sacho Boren Cohen’in filmlerini izlemiştir. Özellikle “Borat” ve “Ali G Indahouse”.

Senaryosunu kendisiyle birlikte Alec Berg, David Mandel ve Jeff Schaffer yazmış. Yönetmen koltuğunda ise ise Larry Charles var.

Cohen başrolü Ben Kingsley ve Anna Faris ile paylaştımış. Film Wadiya isimli hayali bir ülkeyi yöneten diktatör General Aladeen, ülkesine demokrasi gelmemesi için vermiş olduğu savaşı komik bir dille anlatır. Sadece görünüşte ülkeyi yöneten diktatörümüz bir bakıma ufak yaşta şımartılmış, yediği önünde yemediği arkada, ülke sorunlarını görse de görmezden gelen kafes sisteminde yetiştirilmiş bir adamdır. En güvendiği adamı ise sağ kolu Tamir (Ben Kingsley) onun arkasından dolaplar çevirmektedir; amacı onun ülkesini batırmak ve yok etmektir.

Bir gün, ülkesinde yeni yönetim sistemini kabul etmesi için Amerika’ya çağırırlar. General Aladeen ilk başta karşı çıksa da Tamir’in zorlamalarıyla Amerika’ya yol alır. General Aladeen diktatörlüğünden dolayı halk tarafından sevilmiyordur. Amerika’ya geldiğinde de halk tarafındanda iyi karşılanmaz. Aladeen tüm ülke başkanlarının olacağı mecliste konuşma yapmadan bir gün önce gece kaldığı otelden kaçırılır. Onun yerine onun bir benzeri akli dengesi yerinde olmayan bir adamı getiriceklerdir. Ona Wardiya’nın ülke yönetiminin artık demokrasi olması için bir toplantı ayarlarlar, ülke başkanlarının önünde bir anlaşma imzalatıcaklardır. Bu durum diğer ülkelerin lehine olacaktır ve Wardiya çöküşe geçicektir.

Kaçıran kişinin elinden kurtulmayı başaran generalimiz için asıl macera şimdi başlar. Tamir sahte generale imzayı attırmadan önce Aladeen bunu önlemeye çalışıcaktır. Tabi tüm bunlar yaşanırken kaçıran adamdan kurtulmayı başardıktan sonra üstü başı kirli, tanınmaz bir halde protestucuların bulunduğu yerde bulur kendini. Protestocular da Aladeen’i protesto ediyorlardır; ama kimse çevirilen dümenin farkında değildir. O yüzden protestocular gerçek Aladeen’in o olduğunu fark etmezler. Diktatör protescuların arasından bir kız (Anna Faris) ile tanışır. İlk başta kızla anlaşamasa da  sonrasında dükkanında çalışmaya başlar ve ona yardım eder. Zaman geçtikçe aralarında bir aşk yaşanır; ama diktatörümüz asıl amacını unutmaz ve onun için de ayrı planlar yapar. Bu bakımdan filmi ele alırsak “Zohan’a Bulaşma”yı andırmış. İkili arasında aşk büyümüştür. Sevgilerinin en taze olduğu dönemde Aladeen Wadiya’nın gerçek diktatörü olduğunu ve amacını söyler. Kız büyük bir hayalkırıklığına uğrasa da ona karşı olan sevgisi tükenmez. Filmin sonlarına doğru geldiğimizde Aladeen kendisini yerine geçen yani sahtesini imza gününde otel odasında bulur; ama ona bir şey yapmaz. Kimseye bir şey belli etmeden kürsüye çıkar tüm devlet adamları bu anı beklemektedir; ama kağıdı imzalamaz arkasından iş çeviren Tamir’i yakalattırır. Fakat aşık olduğu kız onu derinden etkilemiştir ve değiştirmiştir. Bu yüzden ülkesinin diktatörlükle değil, gerçek demokrasiyle yönetileceğini ve Wardiya’da seçimle iktidardaki kişinin seçileceğini söyler. Burada gerçek demokrasi derken günümüz siyasi yapısına iyi bir göndermede bulunmuş. Ülkesinde seçimler olduğu zaman ise yine Aladeen yüksek bir oyla başa geçer, tabi adil bir demokrasiyle değil.

Film; genel olarak ülkenin siyasi yapısına göndermede bulunmadan, daha çok bugünkü Ortadoğu-Amerika ilişkisini absürd ve komik bir şekilde anlatmıştır. Ünlü komedyenin can verdiği Diktatör’ü seveceksiniz.

Yazar: Murat Boncuk

0 yorum: