Amores
Perros (Paramparça Aşklar ve Köpekler) filmiyle gönlümde taht kuran yönetmen Alejandro
González Inárritu, son filminin adı “Biutiful”. Javier Bardem’in başrolde olduğu filmde bu sefer
yönetmenimiz farklı bir yolla sinemasını gösteriyor bizlere.
Yasadışı
işlerle para kazanan Uxbal (Javier Bardem) adında ki bir babanın yaşadığı
zorluklar ve dramı göz önüne getiriliyor. Göçmen işçilere iş bularak, iş
adamlarıyla yasa dışı anlaşmalar yaparak ve polise rüşvet vererek işlerini
kontrol ediyordur. Bu sırada yalnız başına ailesini geçindiriyordur. Bir de
inişli çıkışlı ilişkileri olan karısı Marambra (Maricel Alvarez) onun için ayrı
bir problem oluyor.
Javier
Bardem rolünü çok güzel oynamış. Çocuklarını seven ve onları her daim koruyup
kollayan bir baba görüntüsünü çizmiş. Ortada hem aile dramının yanında yönetmen
bize madalyonun arka yüzündeki insanları göstermiş. Bunlar hayata yenilmemeye
çalışan her türlü zorluklara, yaşam standartlarına karşı hayata tutanabilen
insanlardır. Uxbalda aynı konvoyda onlarla birlikte ilerleyip hayata tutunmaya
çalışıyor. O bu insanların üzerinden para kazansa da onlarla ilgileniyor ve
onlarla yakın bir ilişki kuruyor. Bu Uxbal’in duyarlılığını ve iyi kalpliliğini
gösteriyor.
Filmde
aile dramının yanında evrensel bir sorun olan fakir ülkelerden “buranın taşı
toprağı altın” diyerek iş olanakları daha yüksek olan ülkelere gelen
göçmenlerin sorunlarını bizlere gösteriyor.
Yönetmenimiz
bu sefer farklı yoldan bize derdini anlatmış. Önceki filmlerinde farklı
hayatları kesiştirerek; Babel (Babil), Amores Perros (Paramparça Aşklar ve
Köpekler) gibi filmlerinde bize çok güzel ve duygu yüklü bir sinema deneyimi
yaşatmıştı. Bu sefer böyle bir rastlantı söz konusu yok. Uxbal’ın gözünden
başka hayatlar gösterilmiş bize. Film
açıkcası biraz önce bahsettiğim Amores Perros gibi bir başyapıt olmasa da yine de
izlenmesi gereken güzel bir film.
Uxbal’in kanser hastalığından dolayı yaşadığı
psikoloji, ailesiyle yaşadığı üzücü olaylar filmin dramatik yapısını
oluşturuyor. Yine diğer filmlerine göre yine aynı derecede psikolojik ve hüzünlü
bir hikayesi var.
Yazar: Murat Boncuk
0 yorum:
Yorum Gönder