Kuzey
İtalya’nın küçük bir kasabasında Buffalo mezarlığında bekçilik yapan Francis
Dellamorte’nin işi sadece bu değildir. Francis’in bir diğer görevi, canlanan
ölüleri yani “zombileri” öldürmektedir. Mezarında günlerini yalnız geçiren bu
adam günün birinde mezarlıkta rastlaştığı bir kadına (Anna Falchi)’ye aşık
olur. Francis’in aşk ile ölüm arasındaki serüveni bundan sonra başlar.
İngilizce adı "Cemetery Man" olan Dellamorte Dellamore filmi, Dylan Dog’un çizgi romanından uyarlanmış. Michele Soavi yönetmiş, Gianni
Romoli’de senaristliğini üstlenmiştir.
Başrolleri
Rupert Everett ile Anna Falchi ve Francis Hodji-Lozoro paylaşıyor.
Başlangıç
sahnesi hızlı bir şekilde bir zombi öldürme sahnesiyle açılıyor. Daha sonra
Francis yaşadığı işinden bahsediyor, işini bahsettiği sırada yanında zihinsel
engelli yardımcısını da tanıyoruz.
Filmde
tam olarak zombi teması ele alınmamış. O temadan yola çıkarak absürd bir aşk
hikayesi yaratılmış. Zaten zombi filmi olarak düşünürsek, zombi filmlerinde
rastladığımız alışagelmişler yok. Bu filmde motosiklet süren zombiden tut, konuşabilen
ve düşünebilen zombiye kadar hemen hemen hepsine rastlayabilirsiniz.
“Eğlenceli
mi?” diye bir soru sorulursa; eğlenceli ama sonlara doğru geldikçe yaşam ve ölümü sorgulamaya başlıyor. Artık
canlı insan öldürmek ya da zombi öldürmek onun için bir şey ifade etmemeye
başlıyor. Bir de sonlara doğru kahramanımız zombi öldürmemeye karar veriyor. Sonuç
olarak biraz sıkılıyorsunuz.
Bir
sahnesinde de kulübenin etrafını zombiler sarmışken Sezen Aksu’nun “hadi
bakalım” şarkısı çalıyor. Ne diyebilirim müzik filme yakışmış…
Canınız
bu aralar absürd komedi tarzı içinde aşk sosu olan bir film izlemek isterse,
izleyin derim ama absürd komedi dedim diye de fazla hafife almayın.
Yazar: Murat Boncuk
0 yorum:
Yorum Gönder