3D etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3D etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2012

Güzel ve Çirkin: Üçüncü Boyut ile Yeniden


Disney’in unutulmaz klasiklerinden Beauty and the Beast (Güzel ve Çirkin) üç boyut (3D) teknolojisiyle yeniden beyazperdeye uyarlandı. En iyi Film Oscar’ına aday olan ilk animasyon özelliği taşıyan film bazı öğelerini 1946 yılında çekilen Güzel ve Hayvan’dan ilham almıştır.

Bir gün çok bencil kaba bir prensin kapısını dilenci kılığında bir peri çalar. Dilenci sığınıcak bir yer istemiştir, karşılığında da prense bir gül vermek ister ama prens dış görünüşünden dolayı dilenciyi içeri almaz.

Bu davranışından dolayı dilenci prensi korkunç bir canavara dönüştürür, diğer evdeki hizmetçileri ise birer ev eşyasına… Şato büyük bir karanlığa gömülür. Canavara dış dünyayla bağlantı kurması için bir ayna verir. Aynanın yanında bir de çiçek vardır. O çiçek solmadan canavara kim aşık olursa ve canavar da ona karşı aynı hisleri beslerse büyü bozulucaktır ve canavar eski haline dönecektir.

Mucit olan ve icatlarından dolayı köyün delisi ilan edilen Belle’nin babası Maurice en son yaptığı icatı odun kesme makinasını tanıtmak için atıyla yol alır. Bu sırada yolunu şaşıran mucit bir anda kendini canavarın şatosunda bulur. Canavar muciti tutsak eder.

atodan kaçmayı başaran at ise Belle’nin yanına gider. Belle o at sayesinde şatoyu bulur, babasını tutsak olarak görür ve canavarla anlaşma yapar. Belle babasının yerine ömür boyu şatoda tutsak kalmayı kabul eder.

Belle şatoda kaldığı süre boyunca canavarın iç yüzünü tanıyacak, onun aslında ne kadar kibar ve iyi kalpli biri olduğunu anlayacaktır.

Filmi yeniden izlemek her ne kadar güzel olsa da üç boyutlu olması filmin nostaljik tadını bozmuş. 3D özelliği filme hiçbir anlam kazandırmamış. Onun dışında Güzel ve Çirkin izleyicinin kalbinde yer eden güzel bir animasyon.

Yazar: Murat Boncuk

3 Mart 2012

Fragman: Despicable Me 2

Yönetmenler: Pierre Coffin, Chris Renaud

Vizyon: 24 Haziran 2013

Universal Pictures ve Illumination Entertainment yapımı ilk Despicaple Me animasyon filmi 2010 yılında 540 milyon dolarlık hasılat elde etmiş ve Amerika’da gelmiş geçmiş en iyi 10 animasyon filmleri arasında yerini almıştı. Minik dostlarımızın macerası 2013 yılında 3 boyutlu olarak devam edecek. Gru’nun seslendirmesini yine Steve Carell yapacak.  Despicaple Me 2 (Çılgın Hırsız 2) animasyon filminin ilk sinema fragmanını izleyin:

21 Ocak 2012

Fragman: Resident Evil 5: Retribution


Yönetmen: Paul W.S. Anderson

Vizyon: 14 Eylül 2012

Resident Evil serisinin 5. filminde kahramanımız Alice, Umbrella şirketine ve yaratıklara karşı direnme hareketine devam etmektedir. Resident Evil: Retribution  sinema filminin fragmanını izleyin:


30 Aralık 2011

Fragman: Paranorman 3D


Yönetmen: Sam Fell

Vizyon: 19 Ekim 2012

Zombiler küçük bir kasabayı kuşatırsa kim yardıma çağrılabilir? Ölülerle konuşabilen, yanlış anlaşılmış küçük bir kasabalı olan Norman’dan (seslendiren: Kodi Smit-McPhee) başka seçenek yoktur. Kasabasını yüzyıllardır süren bir lanetten kurtarmak için Norman’ın zombilerin yanı sıra hayaletler, cadılar ve en kötüsü de moronlaşmış yetişkinlerle mücadele etmesi gerekecektir. Hayaletlerle konuşabilen bu küçük çocuk, paranormal güçlerinin başka dünyalardaki sınırları zorlaması ihtimaliyle karşılaşabilir. LAIKA’nın Oscar Ödülleri’ne aday gösterilmiş çok konuşulan animasyon filmi Koralin ve Gizli Dünya‘dan sonraki çalışması olan ParaNorman, stop-motion tekniğiyle üç boyutlu çekilmiş ikinci animasyon filmi olma özelliğini taşıyor. Paranorman animasyon filminin Türkçe dublajlı sinema fragmanını izleyin:

23 Eylül 2010

Kingdom of the Spiders: 3 Boyutlu Dehşet

Screen Daily’de yayınlanan habere göre, Stealth Media Group’un arkasında durduğu, 1977 yapımı “Örümceklerin Krallığı” adlı filmin üç boyutlu olarak yeniden çekilmesi planlanıyor. Filmde örümceklerin istilasına uğramış küçük bir kasabanın öyküsü işleniyor ve 1977 yılında yönetmenlik vazifesini John Cardos, başrolü de “Dr. Robert Hansen” karakteriyle William Shatner üstleniyor. Yapımcı koltuğunda gördüğümüz Nuala Barton ve Rene Sheridan isimlerinden gelen yorumlara göre;  Stealth Media bünyesindeki Jason Piette, Sean O’Kelly ve Michael Cowan gibi profesyonellerle çalışılacak. Tüm bu planların, Kingdom of the Spiders adlı filmi kült klasik konuma taşıması bekleniyor. Özellikle 3D sinema filmi çekme modasına burada da denk gelmek; filmin sadece sanatsal beklentilerinin olmadığını, maddi getiri unsuruna da önem verildiğini göstermektedir.

16 Eylül 2010

Fragman: Ayı Yogi


Yönetmen: Eric Brevig

 

Vizyon: 17 Aralık 2010

 

Ekranların unutulmaz çizgi dizisi Yogi Bear (Ayı Yogi) 3D teknolojisi kullanılarak beyaz perdeye geliyor. Gerçek görüntüler ile animasyonun bütünleşmesiyle çekilen filmde Ayı Yogi’yi Dan Aykroyd, Boo-Boo’yu da Justin Timberlake seslendiriyor.

 

Ayı Yogi (Yogi Bear) sinema filminin fragmanını izleyin: 



15 Eylül 2010

Natalie Portman ‘Yerçekimi’ni Hissediyor

Ünlü Oyuncu Natalie Portman bilim-kurgu dramaya önerildi.

Alfonso Cuaron’un 2012’de gösterime hazır olması beklenen bilim-kurgu filmi Gravity’nin şansı nihayet daha iyiye gidebilecek. Oyuncu seçiminde yapılacak birkaç değiştirilebilir deneyim sonrasında yönetmen, Natalie Portman’ı filmde önemli bir rol oynaması için teklife sundu.

Gravity, Cuaron ve oğlu Jonas tarafından ortaklaşa yazılıyor ve konusunu uzay istasyonunda başarısız performans sergileyen bir bayan astronottan alıyor. Bu uzay istasyonunda mürettebatın geri kalanı, kazara gerçekleşmiş olan bir çarpışma sonucunda yok olmuş durumda. Filmin avantajı ise seksen milyon dolarlık bütçe ayırmaya hazır olan Warner Bros’a sahip olması. Şirketçe istenen şart ise bu kurtuluş hikayesinin 3 boyutlu çekilmesi. Bununla beraber Robert Downey Jr. da bir destek bölümü için isteniyor. Ayrıca, arzulanan merkezi karakter, yoğun bir müzakerenin de merkezi konumunda.

Angelina Jolie başlangıçta filmin yıldızı olmaya hazırdı, ancak oldukça yakın bir zamanda bu rolden çekilme kararı aldı. Scarlett Johansson ve Blake Lively gibi isimlerin de içinde bulunduğu olasılıklar da mevcut, fakat şimdiye kadar kimse bu rolü kazanmaya yakınlaşamadı.

Henüz aktrislere görev verilmemişken, takipçilerin iddiaya girme hususu ise Cuaron’un Portman’ı uzay kıyafetleri içine sokmaya çalışacağı yönünde. Çünkü Cuaron, ocak ayı sonuna kadar film çekimlerine başlamak zorunda. Sebebi ise Downey Jr.’ın bağlı olduğu The Avengers ve Sherlock Holmes 2 gibi diğer projeler arasında bu oyuncuyu yakalayamama korkusu.

Bu arada Portman, Darren Aronofsky’nin Black Swan çalışmasından doğan müthiş değerlendirmeler alıyor. Takipçiler olarak gelecek şubat ayında, film bu kıyılara ulaştığında sonucu biz de göreceğiz.

13 Eylül 2010

James Cameron Yeni Filmini Buldu

EXCLUSIVE - BU HABER SADECE Sinemayadair.com’da!
Henüz Cameron’un bir sonraki projesi ne olur düşüncesi için kendimizi sıfırlayamamışken; James Cameron’ın gündemdeki yorumu, yönetmenin Pandora’ya yapışıp kalacağı veya dünya çapında bir Avatar sıralamasının geleceğini düşündürüyordu.  Fakat şimdi görülüyor ki yönetmenin asıl planı, kurgusallıktan uzak olan Amazon’un yerli insanlarına bakıp dünyaya yeniden iniş yapmak.

Bu kararın geniş özellikli bir filmi oluşturarak son bulacağından şüphelenmemek elde değil, ancak filmin yapımcısının Avatar ile sunduğu ekolojik içerik sahibi belgesel tabanlı mesaj vermek için Brezilya kabilesi Xikrin-Kayapo ile görüşüyor olması yeterince açıklayıcı konumda. Cameron, kabile büyüklerinin katıldığı konuyla ilgili bir toplantıya da davet edildi.

Kabile, film için gerekli olan Xingu River üzerine kurulacak barajın inşasına karşı geliyor. Yerliler yaklaşık beş yüz kilometre karelik alanı etkisi altına alan sel tehlikesinden korkuyorlar ve bu on altı bin insanı yerinden etmek anlamına da geliyor. Brezilya hükümetinin iddiası ise projenin etkisini azaltmak için milyonlar harcanmasının gerekeceği yönünde.

Cameron’ın yerlilerin yaşamları ve mücadelelerini içeren belgelerle aleni şekilde ilgilendiği görülüyor. Yönetmen, kabilenin nasıl yaşadığını ve hayatlarını 3 boyutlu kamera ile kayıt altına almak istediğini, umutsuz Brezilya yerlilerine yardım etmek için gelen teklifleri reddinin mümkün olmadığını belirtiyor. Şüphesiz bu proje, güçlü bir modern güce karşı olan yerli halkın mücadelelerini ve içinde bulundukları zorlukları, onları incitecek şekilde sunulmayacaktır.

Metraj hususu da açıklık getirilmeyen bir konu. Belki uzun belki de sınırlı sürüm şeklinde piyasada yer alır. Uzak olmayan bir gelecekte bu filmi görmek, izleyici ve takipçiler için sürpriz olmayacaktır.

26 Ağustos 2010

3D Titanik’i Onayladı, Terminatör Belki

Ünlü yönetmen James Cameron Titanik’in batışının 100. yıldönümünde yani 2012’de kendisine Oscar’ı getiren ve rekor hasılat elde eden Titanic filmini 3 boyutlu olarak tekrar vizyona sokmaya hazırlanıyor.

Editörün Notu:

Titanik 1.8 milyar dolar hasılat yaparak tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi olmuştu. James Cameron 11 yıl sonra yine sahneye çıkıp Avatar ile kendi rekorunu 2.6 milyar dolar gibi bir hasılatla kırdı. Bu da yetmedi Avatar’ın 15 dakikasını gizledi ve aylar sonra rekor kıran filmi tekrar vizyona sokmaya hazırlanıyor. Bu da yetmemiş gibi şimdi de kült haline gelen Titanik’i 2012’de 3D olarak tekrar vizyona sokmaya hazırlanıyormuş. Durun bu da yetmiyor, USA Today’e verdiği demeçte Terminatör’ü de 3D olarak tekrar vizyona sokabileceğini söylüyor.

Ayrıca Cameron’a bu da yetmiyor! Kendi işleriyle uğraşmak yerine başkalarının işlerine de burnunu sokuyor. George Lucas’ın Star Wars’u 3D olarak tekrar vizyona sokması gerektiğini söylüyor. Avatar ve Tim Burton’ın Alice in Wonderland’ı dışındaki diğer 3D yapımcılarını kalitesiz 3D film çekmekle suçluyor. 8 haftada 3 boyutluya çevrilen Clash of Titans filmini yererek kendilerinin Titanik’i ancak 8 ayda 3 boyutluya çevirebileceklerini söylüyor…

James Cameron "eğer en iyisini yapmak istiyorsanız 3D yapmanız gerek" demiş. Kendisini medyada, sinemada teknolojiyi kullanan yönetmen olarak tanıtıyor sanki. Oysa ki sinemaya teknolojiyi getiren isim bana göre Geleceğe Dönüş, Roger Rabbit, Kutup Ekspresi filmlerini yapan Robert Zemeckis. Ayrıca Zemeckis, Beowulf filmiyle ilk uzun metraj 3D filmini beyaz perdeye taşıyan isim.

Bu kadar eleştiriyorum peki ben James Cameron’dan nefret mi ediyorum? Hayır, elbette beğendiğim bir yönetmen hatta Titanik 3D olarak vizyona girdiğinde sinemaya gideceklerden ilkiyim çünkü 1998 senesinde çok sevdiğim Titanik filmini beyaz perdede izleme fırsatı yakalayamadım. Bir de James Cameron doğayı koruyan, çevreci bir kişilik… Ancak bu tavırları hoşuma gitmiyor. Yani ona göre sinema dünyasına yeni ürün gelmesin iyi yönetmen ve yapımcılar eski filmlerini 3D olarak tekrar düzenleyip vizyona soksun. Yok böyle bir sinema dünyası. Çünkü sinema henüz genç bir sanat, sinemaya daha yeni ürünler, çeşitlilik gerekiyor… Zaten para kazanmak için 3D filmler yapılmasını düşünen bir yönetmenden bu sözleri duymak şaşırtıcı olmasa gerek…

24 Ağustos 2010

U2 Sadece 3 Gün!

27-28-29 Ağustos 2010 tarihlerinde saat 22.00’de rock dünyasının efsanevi grubu “U2”, Coca- Cola & Mars Entertainmet Group işbirliğiyle U2 hayranlarına 85 dakikalık inanılmaz bir konser filmi deneyimi sunuyor!

 
Dünyanın en ünlü grubu tarafından 2006 yılında “Vertigo” konser turu kapsamında Güney Amerika’da, Meksiko City, Sao Paulo, Santiago, ve Buenos Aires’de gerçekleşen 7 stadyum konserinde, dijital 3 boyutlu kameralar ile çekilen görüntülerinden oluşan film sizi stadyum konserlerinin heyecan veren enerjisinin içine çekiyor. Üstün dijital 3 Boyutlu görüntü teknolojisi ve multi-kanal dijital surround ses sistemi ile birleştiğinde olağanüstü gerçeklik duygusu ile kendinizi U2 konserinin ortasında hissediyorsunuz.

 
Bu 3 Boyutlu deneyimi klasik bir konser filmi ile karşılaştırmak imkansız. Bir an kendinizi gurup ile birlikte sahnede buluyor sonra ise stadyumun arkasında hissediyorsunuz. Aslında bunu en iyi şekilde tanımlamak istersek şöyle diyebiliriz; “Kendinizi bir kuşun kanatlarında konser stadının etrafında uçuyormuş gibi hissediyorsunuz”. U2 3D tüm aşamalarında; çekim, kurgu ve gösterim; 3D teknolojisi kullanılan ilk film olma özelliğini de taşıyor. Bu filmin çekimi için dünyadaki tüm 3D kameraları aynı anda kullanılmış. Sahne arkası röportajlar ve kamera arkası fotoğraflar gibi geleneksel “konser filmi” öğelerinden akıllıca kaçınan U2 3D tam aksine tüm dikkatleri konser üzerinde toplamaktadır.

 
Kendinden geçmiş kalabalığın görüntüleri bir yana, film sizi bir konserde nerede olmak isterseniz orada hissettirecek: müzisyenlere mümkün olduğunca yakın yerde. Gerçekten de o kadar yakınında olacaksınız ki, kamera ilk kez Bono’nun üzerine çevrildiğinde, mega-starla burun buruna geliyorsunuz. Kameralar o kadar yakın çekim yapıyor ki, The Edge’den damlayan bir ter damlacığını dahi açığa çıkarıyor.

 
U2 3D’yi izlerken sahnede U2 ile birlikte söyleyeceğiniz şarkılar arasında ; “Pride (In the Name of Love),” “New Year’s Day,” “Sunday Bloody Sunday,” “Miss Sarajevo,” “Where the Streets Have No Name,” “With or Without You,” “Bullet the Blue Sky” , “One”’ , “Beautiful Day,” “Love and Peace or Else,” “Vertigo,” “Sometimes You Can’t Make It On Your Own” ve “Yahweh” bulunuyor.

 
U2 3D, U2’nin 15 yıldan uzun süredir görsel yönetmenliğini yapan Catherine Owens ve “One” videosunun yönetmeni olan Mark Pellington tarafından yönetilmiştir. Prodüksiyonda, tek bir projede bugüne kadar kullanılmış en çok 3D kamera kullanılmış ve bu sayede çok farklı açıdan çok sayıda kare 100 saatin üzerinde bir sürede çekilmiştir. U2 3D’nin Dijital 3 Boyutlu prodüksiyonunu, 3ality Digital’den yapımcılar Sandy Climan, Michael Peyser ve David Modell ve sunumunu 3ality Digital’den Jon Shapiro, Peter Shapiro, John Modell ve Steve Schklair, Owens ile birlikte yarattı..

 
U2 3D REAL D 3D gösterimlerinin yapılacağı salonlar:

Cinebonus Kanyon, Levent İstanbul / 0212 353 08 53

Cinebonus Nautilus, Kadıköy İstanbul / 0216 339 85 85

Cinebonus Capacity, Bakırköy İstanbul / 0212 559 49 49

 

22 Ağustos 2010

Çılgın Hırsız: Süper Fena Süper Baba

Başarılı animasyonlar Buz Devri, Buz Devri2: Erime Başlıyor ve Horton Kimi Duyuyor’un Sorumlu Yapımcısı Chris Meledandri’nin yeni 3D animasyon filmi “Çılgın Hırsız” (Despicable Me) 3 Eylül’de sinemalarda!
Çılgın Hırsız dünyanın en büyük kötülüğüne hazırlanırken,                3 küçük çocukla uğraşmak zorunda kalır… Kötülüğe devam mı, baba olmayı denemek mi?

3 Eylül’de Türkiye’de vizyona girecek olan Universal Pictures filmi Çılgın Hırsız (Despicable Me), kötülük yaparak mutlu olan koca bir adam ile çok büyük bir hırsızlık yaparken hayatına giren üç küçük çocuğun hikayesini anlatıyor.
Dünyanın en büyük kötü adamı Gru (orijinalinde Steve Carell seslendiriyor) ve yardımcıları “minyonlar” dünya tarihindeki en büyük soygunu planlamaktadırlar. Büyük hırsızlıkta hedef “Ay”dır. Kötülük planında her şey hazırdır; küçültme ışınları, dondurucular, karada ve havada savaşa hazır araçlar… Plan dışı ortaya çıkan ise üç küçük çocuğun Gru’ya hiç bilmediği bir şeyi gösterecek olmasıdır: içindeki baba olma potansiyelini!

Çılgın Hırsız’da kimin yaramaz, kimin terbiyeli olduğu ilk etapta belirsiz olsa da, hikaye ilerledikçe her şey ortaya çıkıyor. Gru insanlara kötülük yapmaktan hoşlanan bir karakter olarak ilk anda beliriyor. Alışveriş kuyruğundakileri dondurarak öne geçiyor, küçük bir çocuğu ağlatmak için ona balon hediye ediyor. Yüzyılın suçunu işlemeye hazırlanırken ise hiç bilmediği engellerle karşılaşıyor, babalık duygusu gibi… Gru’yu destekleyen anne karakteri (Julie Andrews) ise oğlunun yaptıklarını eleştiren ve biraz yetersiz bularak zekice davrandığını düşünen bir karakter… Gru’nun can düşmanı ise yine kötülük peşinde olan asosyal bir Vector, o da kendince çok başarılı bir kötü.

Çılgın Hırsız’ın en önemli karakterleri ise “minyonlar”. Gru’nun dünyasında çok önemli yer tutan her biri farklı özelliklere sahip minyonlar filmin en eğlenceli unsurları aynı zamanda. Yeraltında yaşayan minyonlar komik ve yaratıcı hayal gücünün eserleri. Masumluk ve fesatlığı bir arada bulunduran kendilerine has bu yaratıkların özel dilleri bile var.

Yönetmenliğini Oscar adayı Chris Renaud (kısa film “No Time For Nuts”) ve Pierre Coffin’in (Pat et Stanley) yaptığı Çılgın Hırsız’da, The Office adlı dizinin yıldızı Steve Carell yanı sıra seslendirmede önemli oyuncular görev alıyor. Romantik komedilerin genç oyuncusu Jason Segel, Nickelodeon yıldızı Miranda Cosfrove ve Oscar ödüllü efsanevi oyuncu Julie Andrews. Filmin yapımcıları ise Meleandri’yle birlikte, Janet Healy ve John Cohen.

Sergio Pablos’un hikayesinden Cinco Paul ve Ken Daurio tarafından senaryolaştırılan animasyon komedinin müziklerinde de başarılı bir ekibin imzası var. Grammy ödüllü sanatçı ve satış rekorları kıran müzik yapımcısı, filmin müziğini Heitor Pereira’yla (İlişki Durumu: Karmaşık, Beverly Hills Çuvava) birlikte yapan Pharrell Williams.

Yapımcılardan John Cohen’in hepimizin içinde ifade edilmeyi bekleyen kötü bir yan olduğunu keşfettiğini söylerken,  Gru karakterinin içindeki kötülük sayesinde filme müthiş komedi unsurları kattıklarını belirtiyor…
Çılgın Hırsız Gru, minyonlar ve üç küçük afacan Margo; Edith; Agnes 3 Eylül’de Türk izleyicisiyle buluşacak…

11 Ağustos 2010

TRON Yeniden Beyazperdede

Dijital dünyada kurulmuş bir 3D ileri teknoloji macerası olan TRON: LEGACY Joseph Kosinski yönetmenliğinde daha önce beyaz perdede gördüklerimizin hiçbirine benzemeyecek gibi…


Filmin Konusu; Sam Flynn (GARRETT HEDLUND), Kevin Flynn’in 27 yaşındaki teknoloji meraklısı oğlu (JEFF BRIDGES), babasının ortadan kayboluşunu araştırır ve kendini babasının 25 yıldır yaşadığı Tron’un dijital dünyasında bulur. Kevin’in sadık sırdaşı Quorra’yla birlikte (OLIVIA WILDE), baba ile oğlu çok fazla gelişmiş ve son derece tehlikeli bir hale gelen, görsel açıdan dudak uçuklatan sanal alemde bir ölüm kalım yolculuğuna çıkarlar.  

Ayrıca filmden şu notlar ilginizi çekebilir: Yapımcı Steve Lisberger orijinal TRON filminin (1982) yönetmeni ve senaristlerinden biriydi. Jeff Bridges orijinal TRON’da oynadığı (1982) Kevin Flynn rolünü yeniden üstlendi. Bruce Boxleitner orijinal TRON’da oynadığı (1982) Alan Bradley ve Tron rollerini üstlendi. TRON: LEGACY’nin film müziğini Grammy Ödüllü Daft Punk besteledi. 

28 Ocak 2011 tarihinde vizyona girecek olan TRON: LEGACY filminin fragmanını izleyin:


5 Haziran 2010

Biray Dalkıran'ın 3 Boyutlu 'Cehennem'i

Cehennem, Türkiye’de yapılacak ilk 3D sinema filmi olma yönüyle oldukça dikkat çekiyor. Yönetmenliğini Biray Dalkıran’ın üstlendiği film, yurtdışından gelecek olan 3D süpervizörleri ve teknisyenlerinin yardımı ile çekilecek. Dalkıran, daha öncede yapımcı ve yönetmenliğini üstlendiği 2007’de vizyona giren ‘’ Cennet ‘’ filmiyle ilgi görmüştü. Böyle bir ilki gerçekleştirmek için kolları sıvayan Biray Dalkıran’ın beyaz perdede nasıl bir başarı göstereceği şimdiden merak konusu.

Başrollerini Ogün Kaptanoğlu, Tuğba Melis Türk ve Serhan Süsler gibi oyuncuların paylaştığı Cehennem, Medyavizyon Film’in dağıtımı ile gösterime gireceği öğrenildi.

Filmin çekimlerine Beykoz’daki Eski Sümerbank Ayakkabı Fabrikası’nda başlandı. Basın mensuplarının da ilgisiyle karşılaşan ekip, çalışmaların hızla süreceğini ve bu yıl bitmeden hazırlıkların tamamlanacağı müjdesini verdi.