Thierry
Jonquet’in “Tarantula” adlı romanından sinemaya uyarlanan Pedro Almadovar’ın
yönetmenliğini üstlendiği Antonio Banderas, Elena Aya gibi isimlerin rol aldığı
film, öykünün işlenişi açısından bakıldığında şahane bir film. Pedro
Almovodar’ın son filmi olma özelliği taşıyan görselin toplam 12 ödül ve 40
adaylığı da bulunduğunu belirtelim.
Filmi
izlemediyseniz aşağıdaki yazıyı okumayınız. Çünkü yazının bu kısmında spoiler
ve sürpriz bozan vardır.
Robert Ledgard (Antonıo Banderas)
başarılı bir plastik cerrahıdır. Bir gün karısı bir trafik kazası geçirir. Kazadan
her tarafı yanmış halde kurtulur .Bunun üzerine Robert karısını eski haline
getirmek için yapay bir deri icat eder. Karısı Vera (Elena Ayana) günlerce
hasta halde yataktadır ve bir sabah kızı Norma (Blanca Suarez) bahçede oyuncağıyla oynayıp şarkı
söylüyordur. Kızının güzel sesiyle ayağa kalkan Vera odasının camını açıp
kızına bakmak ister. Camı açacağı sırada camın yansımasından kendisini görür. Tanınmaz
ve korkunç hale gelen Vera bu acıya daha fazla dayanamaz ve kendini camdan
aşağıya atar. Olayın en korkunç tarafıda kızının annesinin cesedini görmesi
ileriki yıllarda büyük bir travma yaşamasına sebep olacaktır.
Norma büyür genç bir kız olur. Babası
yaşadığı travmaların etkisinden kurtulmasını diğerleri gibi normal bir yaşam
sürmesini ister. Robert kendi evinde bir parti verir. Partide Norma ve diğer
arkadaşları kendilerine erkek partner bulurlar. Norma onlarla birlikte parti
bulunduğu yeri terk ederler. Norma’nın partide tanıştığı çocuğun ismi ise Vincent
(Jan Cornet) adında kıyafet dükkanında çalışan genç bir çocuktur ve uyuşturucu
kullanmaktadır. Norma ve Vincent evin
bahçelik alanında pek bahçelik denemez; ama ormanlık desek yeridir neyse
bunlar dediğim yerde baş başa kalırlar.
İkili arasında cinsel bir temas olur
ama Norma daha fazla ileri gitmek istemez bu yüzden Vincent’e karşı direnir. Vincent
ise ona tecavüz girişiminde bulunur. Norma çığlıklar içinde haykırır Vincent
ona bir tokat atar ve Norma bayılır, bunun üzerine Vincent olay yerini terk
eder. Robert ise kızının partide olmadığını anlayınca onu aramaya koyulur. Kızının
baygın bir şekilde görür. Hemen yanına gider.
Norma ayılır ama yaşadığı olayların
etkisi altındadır ve ikinci bir travma yaşar hiçbir erkeğe dokunamaz hatta
babasına bile. Norma onu tecavüz eden suçlu olarak görür. Hastanede tedavi
gören Norma’nın yaşadıkları kendi için katlanılmaz hale gelir ve annesi gibi
kendini camdan aşağıya atar.
Robert içinde bu acı kayıplar
katlanılamaz olur. Ona tecavüz eden çocuğu Vincent’i bulur onu yakalar. Günlerce
karanlık odada tutar. Vincent Robert’in
yapacağı yapay deri için kullandığı kobaydır. Çocuğu ameliyata alır ve onu tamamen değiştirir. Öncelikle
cinsiyetini değiştirir sonra tüm bedenini onu eski karısı haline getirir. Vincent
artık tıpatıp Robert’in eski karısına dönmüştür ve yapay deri fikrini onun
üzerinde uygular.
Robert’in yaptığı deneyler doktorlar
açısından yasadışı olduğu için yapay deri fikri başarıya ulaşsa da onaylanmış
bir buluş olmaz. Kızına tecavüz eden adamı tamamen değiştiren doktor ona yeni
bir isim karısının ismini koyar. Denek olarak kullandığı ve deney boyunca onu
bir odaya kitleyen Robert ona karşı içsel duygular besler. Vera’da yani Vincent
intikam için ona yakınlaşır ikili arasında bir ilişki başlar. Robert artık onun
yeni hayat arkadaşıdır ve ona güvenir. Evde hizmetçi olarak çalışan Robert’in
annesi Marillia (Marise Peredes) Vera’ya güvenmese bile Robert onu yıllarca
mahkum ettiği odadan çıkartıp ona kendisi ile birlikte yeni bir hayat
bağışlamıştır.
İntikam zamanı gelmiştir. Vera
Robert’in yatağına girmiştir o esnada bir bahaneyle aşağı kata iner ve
çekmeceden doktorun silahını alır onu vurur. Silah seslerini duyan Marillia
onların bulunduğu odaya girer ama Vera onuda öldürür. Oradan kaçar ve eski
çalıştığı dükkana doğru yol alır.
Filmde olaylar benim anlattığım gibi
doğrudan anlatılmıyor geçmiş yaşamlara dönüşler oluyor, filmin sonlarına doğru
parçalar birleşiyor, senaryo ve hikaye anlatımı filmi önemli kılan etkenlerden.
Bir de bıçak, silah gibi öldürücü aletlerin kameranın belirterek göstermesi
evde yaşanıcak olan fırtınanın sesizliği gibi.
Karısının geçirdiği araba kazasına
gelirsek eğer, Robert’in annesi Millia
iki farklı adamdan çocukları olur. Bu çocuklardan Robert dışında
diğerinin ismi Zeca’dur. Zeca annesinin yanında büyümemiştir, ufaklığından beri
hayatla mücadele etmiştir ve aranan bir suçluya dönmüştür. Zeca işlediği
suçlardan dolayı kaçmaya başlar yakalanmamak için Robert ile yaşayan Millia’nın
yanına sığınır. Robert’ın Vera ile mutlu bir evliliği vardır; ama Vera Zeca’dan
hoşlanır ve onunla birlikte kaçarlar.
Kaçış esnasında trafik kazası olur. Vera
acılar içinde yanarken Zeca kurtulmayı başarır. Yıllar geçer Zeca suç işlemeye
devam eder yine aranıyordur ve sığınması için bir yer lazımdır. Soluğu yine
Millia’nın yanında alır. Annesi onu içeri alır ve ona yemek verdikten sonra
gitmesini söyler. Zeca gitmez hatta
odada tutulan ve dışarı çıkamayan Vincent’i görür. Robert onu tıpatıp Vera
haline getirdiği için Zeca onu Vera zanneder. Annesini iple bağlar onun olduğu
odaya gider Vera ise biraz direndikten sonra evden kaçmak için Zeca’ya kendini
teslim eder ve aralarında cinsel bir birliktelik olur, tam o esnada Robert eve
gelmiştir. İkisini de o halde bulur ve Zeca’yı öldürür.
Filmde bu olay yaşandıktan sonra
benim ilk başta anlattığım olay kurgusu filmde belirmeye başlar. Film, son
zamanlarda çekilen başarılı örneklerden bir tanesi. Parçalar birleştikçe
tüylerinizi ürperticek ve kanınızı donduracak. İnandırıcılığı konusundada hiç bir
sıkıntı yaşamıyor. Oyunculuklarda birbirinden güzel olunca tadından yenmez
oluyor. Ruh hastası, psikopat cerrah rolü Antonio Banderas’a yakışmış.
Yazar: Murat Boncuk
0 yorum:
Yorum Gönder