19 Eylül 2010

The Switch: Hastalıklı Bir Romantik Komedi

Yönetmen koltuğunda Josh Gordon ve Will Speck isimlerini gördüğümüz bu duygusal komedi, Jason Bateman’dan gelen cazip bir performansla dikkat çekiyor. İçtenliği ve televizyon yapımcılarının uzun süredir en iyi arkadaşlarından olan Jennifer Aniston ise suni döllenme yoluyla bir başına hamile kalmaya çalıştığı rolüyle filmde yerini alıyor. Filmin üzerinde durduğu konu ise, “hamilelik partisi” denebilecek bir toplantıda Bateman’ın alkollü bulunduğu esnada en yakın arkadaşı Aniston’un kullanacağı donör (Patrick Wilson) spermlerini kendininkiyle değiştirmesidir. Nitekim günümüzün yaygın hastalığı olan bu feminist yapı burada da moda kimliği kazanıyor. Nasıl ki zamanında manken hastalığı olarak bilinen anoreksiyanın genç kızlar üzerinde etkisi arttı, yakın zamanda da bu tuhaf modanın sayısındaki astronomik değişim de ilgi çekecek gibi. Filmde aradan geçen yedi yıl sonrasında Bateman’ın sevimli oğluyla tanışması ve bu çocuğun fiziksel ve ruhsal olarak babasının ikizi konumunda görünmesi de filme olağan-beklenen bir hava katıyor. Nasıl ki Türk sinemasının klasiklerinde gördüğümüz şu birbirinden ayrı düşen baba-oğullar hep birbirinin aynısıdır, bu filmde de o tadı almak mümkün. Ayrıca film, kıyaslama yapmak gerekirse, filmde kullanılan şarkı seçimleri kadar kötü de değil.

Açıkçası Aniston yine hastalıklı bir romantik komedide ve yine aradığı aşkı bulamamış bir kadın rolüyle karşımızda. Kırklı yaşlarını özellikle fiziksel olarak en güzel şekilde geçiren aktristen daha farklı çalışmalar görmek izleyiciyi muhakkak şaşırtacaktır. Jeffrey Eugenides’in 1996 yapımı kısa filmine dayanan bu film, ilginç bir konsepte sahip ki Bateman’ın oyunculuğu sayesinde bu konsept zenginleşmiş. Başlangıçta şevk ile takip ettiğiniz film; tutarsız karakterlerle filmin gelişme kısmına geliyor, ardından da yapışkan bir duygusallıkla film son buluyor.

Bununla beraber esas donörü oynayan Patrick Wilson film başlangıcında, feminist tarihin tam da öğreticisi olması gerekirken; film ortalarına geldiğimizde bu karakter de değişerek kaba ve düşünce ürünü olmayan bir sporcu halini alıyor. Senaryoda temel bir aksaklık olsa gerek, ancak Wally karakterinin liberal ızdırapları Bateman tarafından güzel bir şekilde portre edilmiş. Ayrıca Jeff Goldblum da film de oldukça komik bir rolde. Kısa bir süre öncesinde Goldblum, Bateman’ın oynayacağı role de uygun görülmüştü. Bu oyuncuları bir araya getirip daha farklı bir çalışma izlemek daha zevkli olacaktır.

0 yorum: