Özcan Alper'in yönettiği Sonbahar filmi Türkiye'nin yıllardır çözemediği siyasi problemlerini farklı bir bakış açısıyla dile getiren, 2008 yapımı bir filmdir. Filmin geneline hakim olan edebi yönün, Çehov tarzı hikaye anlayışından geldiğini söyleyebiliriz. Nitekim, yönetmenin filmde taşra hüznüne çokça yer vermesi bu yaklaşımı doğrular niteliktedir. Ayrıca ülkemizdeki merkeziyetçi zihniyetin her alanda olduğu gibi politik alanda da dayattığı tek tipçi siyaset ve ideoloji anlayışının bir sonucu olarak yönetmenin yaşamış olduğu mahkumiyet, filme farklı bir olgunlukla yaklaşmasını sağlamıştır. Bunu filmin mevcut dönem filmlerinin aksine acıtasyon sahneler barındırmamasından anlamak mümkündür. Yönetmen 12 Eylül süreci ve sonrasında gelişen politik olaylarda kendi içinde verdiği savaşı edebi olarak filmde işlemiştir. 12 Eylül demişken ölümler değinmeden olmaz demiş olacak ki; ''Birlikte savaşılır, birlikte sevişilir ama herkes kendi payına ölür'' aforizmasını kanıtlar nitelikte bir ölüm temasını filme hakim kıldırmıştır.
Yönetmenin filmde sübliminal bir biçimde dikkat çektiği diğer bir konuysa tahammülsüz ve yüksek egolu toplumların başka toplumların dillerine, kültürlerine uygulanan asimilasyon çabalarıdır. Kanatimce filmde yok olmak üzere olan Hemşince diline yer verilmeside bundan mütevellidir.
Filmdeki renk seçimleri ironiktir. Örneğin Onur Saylak 'ın canlandırdığı Yusuf karakteri kasabasına gelirken kırmızı bir minibüsle gelmektedir ve aynı zamanda öldüğünde de tabutunun üzerinde kırmızı bir örtü vardır. Kırmızı burada Yusuf 'un ideolojisini temsil etmektedir. Ölürken dahi ideolojisinden vazgeçmediğine bir atıftır tabutundaki kırmızı örtü. Ayrıca Eka karakteri hayat kadınlığını bırakıp evine dönerken beyaz bir minibüs kullanması saflığı, temizliği simgelemektedir. Yusuf ve Eka karakterleri arasındaki bir yanılsama da; Yusuf'un tam da Sovyetler Birliği yıkılmışken siyasetin hayatının yönünü değiştirmesi ve Eva'nın da yıkılan bu sistemin bir sonucu olarak hayatını bedenini satarak kazanmak zorunda kalmasıdır. Yani Yusuf ideolojisi için kaybolurken karanlıklarda Eva bu ideolojinin sonucu olarak böylesine aşağılayıcı bir işi yapmaktadır.
Filmi teknik olarak incelediğimizde ise filmin geneline hakim olan story board tekniğinin hakim olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu durum filme sadelik ve netlik içinde bir asalet katmıştır. Ayrıca, son plan denen sekans tekniğinin doğru yerde ve doğru zamanda kullanılması filmin kalitesini sanatsal açıdan arttırmaktadır.
Yazar: Cansu Gündoğdu
0 yorum:
Yorum Gönder