Fetih 1453 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fetih 1453 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Haziran 2012

Türk Sineması 2012 İlk Yarı Değerlendirmesi

Fetih 1453’ün “bütün zamanların izleyici rekoru’’na karşın yine de Türk Sineması, geçen yılın aynı dönemine göre 2 milyon izleyici kaybetti.

29 filmin gösterime girdiği 2012 yılının ilk 6 aylık bu döneminde (26 haftalık) gişelere giden izleyici sayısı 11.503.000 kişi (% 0.5 yanılma payı ile) ve gişelere bıraktıkları para 105 milyon TL civarında.

2011 yılının ilk 6 ayında tam 41 filmin vizyon bulması ile gözler bu yıla çevrilmişti ama görünen o ki bu yıl geçen yıla göre kısır geçiyor.

1 Ocak 2012'den bu yana, 27 erkek 2 kadın yönetmen ile 29 filmi 29 farklı yönetmen ile izledik. Bu her yıl sektöre giren yönetmen sayısının 65 civarında olduğu gerçeği ile örtüşüyor.

Bu filmler içinde;
En çok gişe yapan film: 6.505.000 kişi ile FETİH 1453 oldu. Film, kalan 28 filmin ürettiği toplam kişi sayısı kadar gişe yapmış görünüyor. Fetih-1453 gösterime çıktığı 440 kopya ve açılış rakamı olan 1.161.250 kişi ile de ilk yarının galibi.

En az gişe yapan film: 2.168 kişi ile Film adlı film oldu. 19 sinema da gösterilen FİLM , eleştirmenlerce övgü de almıştı ama gişe bu övgünün karşılığını veremedi maalesef.

En kötü hafta sonu açılışıKırık Midyeler. 170 kişi
Kopya başına düşen en kötü hafta sonu açılış: 67 kopya Anadolu Ateşi : 17 kişi

İlk 6 ay içinde 1 milyon kişi barajını geçen 3 film oldu. Malumunuz üzere  Fetih 1453 ve Berlin Kaplanı ile Sen Kimsin? Tolga Çevik’in baş rolünü oynadığı Sen Kimsin adlı film, 1.590.000 kişi ile bu dönemin sürprizi oldu. Eyvah Eyvah serisini sonlandıran Ata Demirer, başarılı bir performans çizdiği filmi ile beklentileri karşıladı. (1.975.000kişi)

Mayıs ayı ilk yarının en çok filmin gösterime çıktığı ay oldu: 8 film.

En az film ise son 25 yıldır olduğu gibi yine Haziran oldu:1 film.

Bu ayı 3 film ile Şubat ayı izledi. Oysa geçen yıl Şubat ayın da tam 6 film gösterime çıkmıştı.

Bu yıl ne oldu peki?

Herkes Fetih 1453’ün gişeleri istilasından dolayı ya kaçtı ya da yer bulamadı.

24 film 100 bin kişiyi göremedi. Evet, Ocak ayından bu yana gösterime giren 29 filmin 24 tanesi 100.000 kişi barajını aşamadı

Bu yarıda göze çarpan, Anadolu Ateşi adlı sahne gösterisinin 3D olarak sinema salonlarına taşınması oldu . Dünyada ‘’sahne performansını sinema perdesine taşımak’’ açısından bir ilk olsa da maalesef gişede beklentileri karşılayamadı. Ekumenopolis, 2 kopya ile gösterime girmesine karşın haftalarca sinemada kalma başarısını gösterdi ve belgesel bile olsa dağıtım ve pazarlama başarısı ile dev projelerin arasında sinema şansının olduğunu kanıtladı. Ülkücüler ise 80 kopya ile bir belgeselin çok kopya ile de pazarlanabileceğini gösterdi.

AYAZ adlı film şu anda bu araştırmanın konusu değilse bunda yapımcının gala gecesi basın mensuplarına filmi geri çektiğini açıklaması yüzündendir. Dağıtımcı firmaya kızarak filmi gösterimden çeken yapımcı, filmi ileri bir tarihte tekrar gösterime sokabileceklerini belirti ama deneyimlerim bunun gerçekleşemeyeceğini söylüyor.

Tv dizileri ile popüler olan Tamer Karadağlı, daha önce sinemada oyuncu olarak karşımıza çıkmıştı ama SÜPER TÜRK ile yapımcı – yönetmenliği ilk kez denedi. Film, 206 kopya ile sadece 79.000 kişi yaparak Karadağlı’ya zarar ettirdi.

29 film toplam 2.539 kopya ile de geçen yılın çok gerisinde kaldı. (geçen yıl: 41 film: 3.673 kopya)

Kısacası Türk sineması kan kaybediyor.

Gitmeden bir de not olarak düşeyim: siz siz olun filminizi Haziran'da gösterime çıkmayın. En azından şimdilik…

Nizam EREN

10 Mart 2012

Fetih 1453 ve Türk Sineması

Şimdi size bahsedeceğim film Türk halkının ilgisini çeken ve sinemaları akın akın izleyiciyle dolduran bir yapım olan “Fetih 1453” filmi. Türk halkının filme bu kadar ilgi göstermesi normal çünkü ilk defa tarihimizi konu alan ve bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan destansı bir olaydan bahsediliyor.

Filmin konusuna gelince, üstte belirttiğim gibi 1453’te İstanbul’un fethedilişi ve o fetih sırasında yaşanan tarihi olaylar bize sunuluyor.

Peki film olmuş mu diye sorarsınız  cevabım  ne yazık ki olmamış. Çünkü filmde bir çok eksiklik var. Tamam bir emek harcanmış hatta ciddi paralar harcanmış. Ama bazı atlanılan noktalar var. Bunlardan en önemlisi de senaryo. Filmdeki eksikleri, senaryodaki eksikliği fark edebiliyorsunuz. Bir de diyaloglar çok basit ve yapay. Oyunculuklar Ulubatlı Hasan (İbrahim Çelikkol) haricinde doğal değil. Özellikle Fatih karakterini oynayan Devrim Evin bir padişah görüntüsü yansıtamıyor bize.

Hikayede derinlik yok, olaylar daha da derin anlatabilirlerdi bu destansı  savaşta. Efektler çok yapay duruyor, bazı sahnelerde gereksiz yere görsel efekt kullanmışlar. Örneğin Fatih’in CGI’dan yapılma bir yaban domuzunu vurması  bence çok gereksiz bir sahneydi. Ayıca, bir sahnede uçan bir kartalı yakın planda alması doğru değil, zaten yapay olan efektler ve yakın sekansta tutulduğu zaman  doğallığını kaybediyor.

Filmde yapılan savaş sahneleri güzeldi. Ses ve görüntüde de teknik bir sıkıntı yok. Savaş sahneleri üzerinde cidden çalışılmış. Zaten filmde figüranların yorgunluğunu hissedebilirsiniz. Bir savaş sahnesinde figüranların ağır ve temposuz bir şekilde kılıç sallaması göze batan hatalardan biri. Bir de kostümler sanki ilkokul çocuklarına gösteri hazırlıyorlar gibi.

Filmde savaş sahnelerinin güzel olması o filmin eksikliğini kapatmaz. Bize bu destansı savaşın ruhunu gerçekten yansıtması gerekir. Bir de filmde mehter marşı yok. Hollywood filmlerini andıran epik film müzikleri var. Filmin asıl ruhunu koymamışlar ortaya. Tamam mehter takımı o dönemde yok ama yine de bir mehter müziği koyulabilirdi, bunda bir sakınca yok.

Bence Türk sineması bu tarz filmleri çekmeye hazır konuma gelmemiş. Türk sinemasını kötülemiyorum, gayet güzel filmler çekiliyor ve yeni dönem sinemacılarımız da iyi; ama böyle bir filmi çekmek için daha fazla masraf, konunun da daha derin araştırılması gerekir. Bir de gerçekten çok iyi bir yönetmenin elinden geçmesi gerekir. Faruk Aksoy’u kötülemiyorum ama bu filmi ondan daha iyi çekecek  yönetmenler Türkiye’de var.

Kendi tarihimize yakışır ve o epik duyguyu hissetmek için bunlar şart. Yine de film Türk halkının bir çoğunu tatmin edecek ve sevilecektir. Eksikliklere rağmen emeğe saygı diyorum, iyi seyirler diliyorum.

30 Mayıs 2010

Fetih 1453 Beyaz Perdeyi Fethedecek

Dudaklarında barış, kalbinde savaş olan lider “Fatih Sultan Mehmet” nihayet beyaz perdeyi de fethetmeye geliyor... Tarihin tozlu destanlarından belki de en önemlisi “İstanbul’un Fethi” sonunda 3. boyuta geçiyor… Recep İvedik serisinin yapımcısı Faruk Aksoy elini taşın altına koydu ve bu muhteşem serüveni beyaz perdeye yansıtmak için kolları sıvadı. ”300 Spartalı” ve “Gladyatör” tadında bir film çekeceklerini iddia eden Aksoy “Bu filmle Türk sinemasının çıtasını yukarı çıkaracağız, çekeceğiz” diyor. Filmin fragmanındaki müzikler ve sahneler umut verici olsa da 3 boyutlu çekilecek bir filme göre animasyonlar biraz zayıf duruyor. “300 Spartalı” ve “Gladyatör” yaklaşık 100 milyon dolarlık bütçelerle çekilirken Aksoy’un bu bütçenin 10 da birini kullanarak bu filmler kalitesinde bir film çekeceğini söylemesi çok da inandırıcı gelmiyor maalesef... İstanbul’un fethi tarihte bir devire son verecek kadar önemli ve zengin bir zafer olduğu için 10 milyon dolarlık bir bütçeden çok daha fazlasına hak ediyor. Zaten böylesine bir filmin hakkını vermek için de kesenin ağzını bayağı bir açmak gerekiyor. Ancak tabiî ki bu cesur yapımı göz ardı edip tamamen önyargılarla yaklaşmak da doğru değil. Film için çok kapsamlı bir dokümantasyon ve araştırma yapıldığı söyleniyor yani içerik olarak seyirciyi doyurabilir. Aksoy’un bu alanda danışmanlığını ünlü tarihçi Halil İnalcık yapıyor.

Aksoy’u en çok uğraştıran konu Fatih Sultan Mehmet’i canlandıran oyuncuyu bulmak olmuş. Aksoy bu filmde tanınmamış oyuncularla çalışmak istemiş. Filmde yaklaşık 15000’e yakın figüran kullanılmış ve figüranların bir kısmı Hollywood’dan getirilmiş. Filmin yönetmenliğini Aksoy ve Nick Gillard beraber yapıyor ve özellikle koreografi kısmı Nick Gillard’ın ellerine teslim edilmiş.  

Faruk Aksoy Fetih filminin yabancı şirketlerin ilgisini fazlasıyla çekeceği yönünde çok umutlu. Şahsi fikrim hakkıyla çekilmiş bir “İstanbul Fethi” Avrupalıların çok kolay hazmedebilecekleri bir film olmayacaktır. Yine de böylesine el değmemiş ve muazzam bir destanın ekrana yansıtılması bence bir ihtiyaçtı. ”Herkes bu filmden sonra yaptığımın daha iyisini yapmak zorunda kalacak” diyecek kadar iddialı olan Faruk Aksoy umuyoruz hepimizin göğsünü kabartır ve Türk sinemasında bir devrim başlatır.

Fetih 1453 filminin fragmanını izleyebilirsiniz: