İki aday; Mattias ve Neto. Askeri Polis Okulu’ndan mezun ve çocukluk arkadaşı… Birinin gözü pek, diğerinin ise parlak zekası mevcut.
Ve üçünün yolları kesişir…
Brezilya sinemasından en çok bilinen örneklerden “Tanrıkent”in bir adım uzağında “Özel Tim”, belki de izleyicide yarattığı merak duygusu da Tanrıkent’ten…
Berlin Film Festivali'nden Altın Ayı ödülü alarak ilgi çeken film yarı kurgusal yapısı ile tartışmaları beraberinde getiriyor. Daha önce “Otobüs 174” adlı belgeseli ile eleştirmenlerce beğenilen Jose Padilha, filmin gösterime girmesinden bu yana filmini konuşmakla meşgul.
Senaryosu, iki eski BOPE Yüzbaşısı’nın anlattıklarından yola çıkarak sosyolog Luiz Eduardo Soares’e ait “Elite da Tropa” adlı kitaba dayanan film tartışmaları da bu yolla getiriyor önümüze. Üstelik kitabı senaryo haline getiren isim de “Tanrıkent”in senaryo yazarı Braulio Mantovani olunca sağlam referanslar çıkıyor ortaya.
Önümüze çıkan Brezilya özellikle de Rio varoşları profilinde ne ararsanız var… 13 milyon nüfuslu kentin 4 milyonu gecekondu mahallelerinde uyuşturucu gölgesine yaşam sürüyor. Uyuşturucu mafyasının kontrolünde süren bu yaşamın da faturası ağır. Yılda bin ceset, en az 70 bin silah…
Çeşitli başlıklarda anlatılan filmde odaklandığımız iki karakterden Mattias’ın polis kimliğini saklayarak üniversiteye gitmesi, sınıfındaki Foucault ödevindeki tartışma ilginç detaylar veriyor. Düzen hakkında bölünen iki görüş ve Mattias’ın savunması “Tüm polisler kötü değil”.
Ama kazın ayağı öyle değil… Polisler ve eğitimleri, operasyonları hakkında fazlasıyla ayrıntılı aldığımız bilgiler şaşırtıyor. Stanley Kubrick klasiği “Full Metal Jacket”taki eğitim sahnesiyle boy ölçüşebilecek sertlikteki eğitim sahnesi bir yana, işkence yöntemlerinin gösterilmesi de tartışmaların odağında…
Filminin özellikle Brezilya’da olmak üzere geniş çapta yanlış anlaşıldığını belirten Padilha, bu konudaki düşüncesini şu sözlerle dile getiriyor: “Polisin yaptığı işkenceleri abartılı bulanlar, bence filmin ana noktasını gözden kaçırıyorlar. Biz işkence sahnelerini koymakla polisin vahşice ve yozlaşmış bir işlem yaptığını vurgulamak istedik. Nascimento karakterinin yaptığı işkenceleri haklı göstermiyoruz. O sonuçta tamamen bir anti-kahramandır. Bu noktanın gözden kaçırılmaması gerekir.”
Ama bu noktada seyirci olarak nerde durduğunuz önem kazanıyor. Sürekli silahlar konuşuyor, şiddet Rio sokaklarını kana buluyor ve tüm bunlar uyuşturucuyu önlemek adına… Ama aranan bir kişi için harcanacak çok kişi var ve bunların çocuk olup olmaması önemli değil. Zaten eğitim sahnesinde üzerinde durulan ahlaki değerleri sindirilmiş asker yok etmeye programlanmış.
Gözcü çocuğun annesi, oğlunun cesedini almaya geldiğinde yaşanan dram hariç polisin ne derece kirli olduğunun gösterilmesi satırbaşlarında kalıyor gözükse de, polisin şiddetini de meşrulaştırıyor aslında.
Yönetmenin bu konudaki açıklamaları düşünüldüğünde ne kadar anti-kahraman olsa da sonuçta şiddet uygulamaktan çekinmeyen bir polisin eldeki sebeplerle haklılığını görmek de mümkün. Zaten aksini söylemek de zor. Polislerin anlattıklarına dayanan bir öykünün daha saf olmasını beklemek hayalcilik olurdu…
Brezilya’nın en azından bu film üzerinden yaşadığı tartışma kendisine bakabilmesini sağlamasıyla sinemanın sosyal sanat işlevini olabilecek en yüksek yere koyuyor aslında. Kendi polisinin kirliliğini bu derece anlatması takdire şayan… İki tarafın da kirliliğine bakmak mümkün.
Az da olsa sosyal yapı ile yapılan çıkarımlarda da fazlaca katı savunmacı oluyor “Özel Tim”. Tüm bu yaşananların sadece fakirlerle, polisler arasında yaşandığını sert bir dille bir kerede söyleyip bitiriyor. Üniversite gençliğinin yaptığı yürüyüşü basan Mattias, filmin belki de polisin sesi oluyor. “Hepiniz zengin keşlersiniz”.
Sinema gösterimi öncesinde yaşanan prodüksiyon çatlağı ile de gündeme gelen film, 12 milyon dolar hasılat yapmış olsa da, kurgularından birinin internete sızması ile sokaklara yayıldı denebilir. İzleyen halkın % 77’sinin mükemmel olarak tanımladığı filmin korsan kopyalar ile 10 milyondan fazla izleyiciye hitap ettiği düşünülüyor.
Filmin bu tartışmaların odağında diziye dönüşeceğinin açıklanması da, hesaplaşmaların bitmediğini gösteriyor. Kuşkusuz tartışmalar yine Nascimento üzerinden devam edecek. Nascimento hakkında Rio de Janeiro Federal Üniversitesi araştırmacılarından Michel Misse’ye kulak vermek gerek; “Brezilya’da adalet/yargı sistemi sağlıklı şekilde işlemediği için birçok suçun cezasız kaldığı bilinir. Böyle koşullarda haklarının ihlal edildiğini düşünenler, illegal / yasadışı çözümleri destekler. Yüzbaşı Nascimento’nun devreye girmesinin sebebi bu taleptir.”
Şiddetin bu derece meşrulaştırılmasının faşist çeteleri özendireceği gerçeği apaçık meydanda dururken son sözü yönetmen Padilha’ya bırakmak yerinde olur sanırım, ama yine de izleyenin durduğu tarafı seçeceği ve bu seçimde fazlaca zorlanacağı bir film “Özel Tim”…
“Herşeyden önce ‘The Elite Squad’, polis vahşetine ve cinayetlerine kurban gidenlerin ‘bir nevi intikamı’ olarak algılanmalıdır. İzleyici sadece bu filmi seyrederek bile polisten bir nevi intikam almış gibi olacaktır. Varoşları iyi tanıyorsanız ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız!”
0 yorum:
Yorum Gönder