31 Mayıs 2009

Röportaj: Megan Fox

Dünyaca bilinen bir seriye yeniden geri dönmek nasıl bir duygu?

MEGAN FOX: Geri dönmek beni heyecanlandırdı. Düşünün, böylesine görkemli ve her zaman kaotik olan setleri bırakıyorsunuz ve “normal” setlere gidiyorsunuz. Daha küçük bütçeyle çekilen filmlerin çok sakin ve ağır tempolu setlerinde çalışmaya başlıyorsunuz. “Transformers”ta tek sahneyi çekmek en az üç günümüzü alırken, oralarda tek günde filmin yarısını bitiriyorsunuz. Bu yüzden “Tranformers”a geri dönmek keyifli bir heyecan getirdi.

Geçen filmde Shia ile aranızda bariz bir uyum vardı. Bıraktığınız yerden başlamak kolay oldu mu?

Evet. Shia ile çok iyi arkadaşız. Onu ölesiye seviyorum. Favori insanlarımdan birisidir. Bu nedenle kolay oldu.

Portresini çizdiğiniz karakterde bu defa ne gibi gelişimler var?

Sam ile Mikaela’nın ilişkisi ikinci yılını doldurmuştur. Artık romantizm boyutu yok olup gitmiş gibidir. Dolayısıyla filmin başlangıcında ikisini bu ilişkinin ikinci yılında buluruz. Sıkıntılı değildirler ama kırk yıllık evli çiftler gibi sürekli didişme ve atışma halindedirler.

Filmdeki aksiyon sahnelerinden sizin payınıza ne kadar düştü?

Hepsinde vardım. Açıkça söyleyebilirim ki, koşmadığımız çekim günü yok gibiydi. Filmin her sahnesi bol aksiyon yüklü olduğu için böyle olması doğaldı.

Yeni filmde dünyamızı kurtardığınız sahnelerin çekiminin Antik Dünyanın merkezi olarak bilinen Piramitlerde yapılması için ne diyorsunuz?

Dünyayı kurtarmak ile piramitler arasındaki bağlantının yakın zaman öncesine kadar farkında değildim ama bu mekanların önemini biliyordum. Böylesine harika mekanlarda bulunmak müthiş bir şey… Bu bölgede en son olarak 1930′lu yıllarda film çekimine izin verildiğini duymuştum. Ne derece doğrudur bilemem ama kendimi çok özel hissettim. Buraya dün geldik. Piramitlerin insanlar tarafından mı, yoksa uzaylılar tarafından mı yapıldığını dünden beri tartışıp duruyoruz. Aklım hep o konuda…

Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Filmin efektlerini hazırlayan ILM’de çalışan Scott Farrar ile konuşuyorduk. Günümüzdeki teknoloji ve bilgisayarlara rağmen bu piramitlerin nasıl yapıldığının açıklanamadığını söyledi. O halde bu soruyu öncelikle kendimize sormalıyız. Binlerce yıl önce sadece kum, halat ve kütük kullanarak bu piramitleri nasıl yaptılar?

Sizce en zor aksiyon sahnesi hangisi oldu?

New Mexico eyaletindeki Beyaz Çöl’de yaptığımız çekimler… Büyük kum tepecikleri vardı. Shia ile birlikte kum tepeciklerine çıkıyor, sonra aşağı iniyor, ardından tekrar tırmanıyorduk. Sonrasında kasabaya kadar olan yolu koşarak gidiyorduk. Bu sahneleri ardarda dört defa çektik. Sırtım ağrılar içindeydi. Artık ciğerlerimin patlayacağını; hayatta kalamayacağımı düşündüm. Böyle sahneleri çekmek için fiziksel gücünüz iyi olmalı…

İlk film büyük sürpriz yaparak hit oldu. Devamının bu kadar kısa sürede gündeme geleceğini bekliyor muydunuz?

İlk filmin ne kadar büyük para kazandığını görünce yeniden davet edileceğimizi hemen anlamıştık. Ayrıca karakterler çok genç olduğu için devamı kısa sürede yapılmalıydı. Çünkü Sam ile Mikaela’yı 30 yaşında görmeyi hiç kimse istemezdi.

Kariyerinizin bu aşamasında oynadığınız her rolle kendinizi sürekli gelişirken görmek nasıl duygular getiriyor? Önünüze daha ilginç senaryolar geliyor mu?

Böyle bir işin parçası olmak başlıbaşına heyecan verici… Açıkçası bu işe başlarken çaylaktım. “Transformers” benim ilk gerçek filmimdi. Ne yapmam gerektiği konusunda bir fikrim yoktu. Her sahnede korkuyordum. Kamera üzerime çevrildiğinde ortadan yok olmak istiyordum. Öylesine çekiniyordum ki, bırakın konuşmayı, ağzımı dahi açmak istemiyordum. Ancak film setlerinde daha çok çalıştıkça her yeni rolde bir aktör olarak geliştiğimi hissediyorum. Kamera karşısında iyi ve gerçekçi bir oyun ortaya koymanın önündeki en büyük engelin korku olduğunu öğrendim artık… Daha çok çalıştıkça daha az korkuyorsunuz ve kamera karşısında daha dürüst oluyorsunuz. Bunu keşfetmek ilginç oldu.

Bu filmde en favori Transformer’ınız var mıydı?

Devastator… Onunla karşılıklı iletişime girmiyorum. Konuşmalı bir iletişim yok. Önündeki herşeyi yok eden yıkıcı bir Transformer’dır.

Michael Bay çok hızlı çalışan ve en zor sahneleri bile çabuk çekmesiyle tanınan bir yönetmendir. Onun yönettiği bir filmde oynamanın ne gibi zorlukları vardı?

Fazla koşmaktan kaynaklanan Kardiyo-Vaskular stresi bir yana bırakacak olursak, bence en zor olan yanı, bir koşma sahnesini çekerken bu sahnenin aynı zamanda duygusal içerik de taşıyor olmasıydı. Her an çılgınca birşeyler oluyordu. Üstelik hiç prova yoktu. Bize şuraya doğru koşmamız söyleniyor, o andan itibaren müthiş bir aksiyon başlıyordu. Bunu başarmak çok zordu. Sıradışı bir hafızaya ve çelik gibi sağlam sinirlere sahip olmak gerekiyordu.

Transformers”ın başarısı, hayatınızda ne gibi değişikliklere yol açtı?

Aşama aşama oldu. Sabah uyanınca hayatınızın bir anda farklı olması gibi bir durum yok. Bu değişimler hafta-hafta, ay-ay gerçekleşiyor. Ancak birşeylerin değiştiği kesindir. Herşeyden önce hepimiz çok dikkatli olmalıyız. Aptalca davranma şansımız yok. Özellikle genç izleyicilerin dikkatinin üzerimize yöneldiğini dikkate almamız gerekiyor. İnsanlar bizi rol model olarak almak istiyorlar; bu da çok büyük sorumluluk getiriyor. Shia ile ikimiz böylesine büyük bir sorumluluğu hazır değildik ama her geçen gün alışıyoruz.

Sinemanın aksiyon kızı olmak, yüksek sıcaklıklar altında koşarken makyajla ilgili birtakım problemleri de beraberinde getiriyor mu?

Michael Bay sette makyaj ve saç bakımı yapılmasından hoşlanan bir yönetmen değildir. Zaten ben de saatlerce makyaj sandalyesinde oturmayı seven birisi değilim. Bu nedenle herşey çok hızlı yapıldı. Bu işimizi kolaylaştırdığı için filme daha fazla odaklandık.

Kumların saça zararı yok mu?

Yanılıyorsunuz! New Mexico’daki çekimlerde bol miktarda helikopter kullanıldığı için kumlar sürekli havaya kalktı. Adeta kum fırtınası gibiydi. Saçımız başımız darmadağın oldu ama gerçekten seksi bir görünüm ortaya çıktı. Bu yüzden saçlar için kum iyidir. Daha seksi görünürsünüz ve harika durur.

“Transformers” filmleri için kilo almanızın istendiği söyleniyor. Bu doğru mu?

Oynadığım başka bir film için kilo vermiştim. “Jennifer’s Body” adlı bir filmdi ve bir zombiyi oynuyordum. Zombiye dönüşen ergenlik çağındaki bir kızın öyküsü anlatıldığı için o filmde aşırı zayıf olmalıydım. Kilo vererek adeta bir deri bir kemik kaldım. Pek sağlıklı bir durum değildi. Michael Bay çok zayıf kız imajından hoşlanmayan bir yönetmendir. Sağlıklı görünümlü kadınları sever. Bu yüzden kiloları hızla geri aldım. Sağlıklı bir iştahım olduğu için açıkçası işime geldi. Kilo yapan ne kadar şey varsa hepsini bol bol yedim. Hatta gece yatmadan önce bile elime ne geçerse atıştırıyordum. Buraya daha dün geldik, henüz Mısır’a özgü yemeklerden yemedim ama tadına bakacağım.

Piramitleri ziyaret ettiniz mi?

Şöyle bir dolaştık ama içine bugün gireceğiz. Hepsi büyüleyici…

Oyunculuğun önünüzde ne gibi ufuklar açtığını düşünüyorsunuz?

“Transformers”ı yapmadan önce ABD dışına hiç çıkmamıştım. Pasaportum bile yoktu. İlk filmin tanıtımı için yurtdışına çıkmak amacıyla pasaport aldım. Gitmediğimiz yer kalmadı. Bence bu işin en büyüleyici yanlarından birisi tanıtım turlarıydı. Başka türlü asla görme fırsatı bulamayacağınız her şeyi ve her yeri görüyorsunuz.

Eğer serinin üçüncü ve dördüncü bölümleri çekilirse oynamak ister misiniz?

Kesinlikle… Sanırım hepimizin biraz dinlenmeye ihtiyacımız var ama bataryalarımızı yeniden doldurduktan sonra evet… Böyle filmleri yapmak çok keyifli…

İlk filmde, oynadığınız karakterin araba tamiri konusundaki yeteneğini keşfetmiştik. Devam filminde bunu daha çok görecek miyiz?

Bu filmde bir motosiklet dükkanında çalışıyor ve Ducati marka motosikletlerin bakımını yapıyorum. Filmde motosiklete binmem gerekiyordu ama aslında binmedim. Birisi çerçevenin dışında durarak itti ve öyle çektik. Ancak çok gerçekçi durmadığı için o sahneyi sanırım yeniden çekmek zorunda kalacağız.

“Jennifer’s Body” adlı filmde Diablo Cody ile çalışmak nasıldı?

Harikaydı. Kış aylarında Kanada’da çekildi. Dondurucu bir soğuk olduğu için otel odasından pek çıkamadık. Bu durum beni bunalıma soktu ama oradaki karakter mükemmeldi.


www.uip.com.tr

29 Mayıs 2009

İtalyan Filmleri Gösterimi


İtalyan Kültür Merkezi ve Caddebostan Kültür Merkezi işbirliğiyle 29 Mayıs - 2 Haziran 2009 tarihleri arasında ücretsiz olarak İtalyan filmleri gösterimi düzenlenecek.

29 Mayıs / saat 19.30


NOTTE PRIMA DEGLI ESAMI OGGI / SINAVDAN ÖNCEKİ GECE BUGÜN, 2007, 102


yönetmen: Fausto Brizzi
oyuncular: Giorgio Panariello, Carolina Crescentini, Serena Autieri, Nicolas Vaporidis, Sarah Maestri, Chiara Mastalli, Andrea De Rosa, Eros Galbiati, Franco Interlenghi, Armando Pizzuti, Paola Onofri

Luca yeni bir aşk macerasının eşiğindedir. Kendisinden yaşça biraz büyük olan deniz biyoloğu dışa dönük Azzurra ile karşılaması onu çılgın maceralara sürükleyecektir.

30 Mayıs / saat 19.30


JIMMY DELLA COLLINA / TEPEDEKI JIMMY, 2006, 86


yönetmen: Enrico Pau
oyuncular: Nicola Adamo, Valentina Carnelutti, Giovanni Carroni, Francesco Origo

Massimo Carlotto’nun aynı adlı eserinden uyarlanan filmde hemen hemen 18 yaşında olan ve işçi ailesiyle birlikte yaşayan Jimmy anlatılmakta.

31 Mayıs / saat 19.30


BASTA UN NIENTE / HİÇBİRŞEY YETER, 2006, 85


yönetmen: Ivan Polidoro
oyuncular: Gianfelice Imparato, Gianni Ferreri, Mimmo Esposito, Lorenza Indovina, Roberto De Francesco, David Coco, Armando Pugliese, Antonio Manzini, Milena Mancini, Gigio Morra

Ivo, Rosario ve Peppe’nin hayatı hayatın günlük akışı içinde yuvarlanıp gitmektedir. Ucuz lokallerde halkın hiçte hoşlanmadığı müzik yapmaya devam etmektedirler.

01 Haziran / saat 19.30


MAI + COME PRIMA / ASLA ESKİSİ GİBİ DEĞİL, 2004, 106


yönetmen: Giacomo Campiotti
oyuncular: Pino Quartullo, Lidia Broccolino, Marco Velluti, Natalia Piatti, Marco Casu, Laura Chiatti, Federico Battilocchio, Nicola Cipolla

İlk kez hayatın, cesaret, acı, sorumluluk ve cinsellik gibi yönleriyle yüzyüze gelen bir grup gencin öyküsü. Sonunda kendi kaderlerini seçme özgürlüğüne sahip olacaklar.

02 Haziran / saat 19.30


LA SECONDA NOTTE DI NOZZE / DÜĞÜNÜN İKİNCİ GECESİ, 2005, 103


yönetmen: Pupi Avati
oyuncular: Antonio Albanese, Neri Marcorè, Katia Ricciarelli, Angela Luce, Manuela Morabito, Tony Santagata, Robert Madison, Marisa Merlini
Savaş sonrası Puglia bölgesinde yaşayan Giordano Ricci yakın çevresi tarafından akıl hastası olarak nitelendirilmekte ve Torre Canne tarlalarını istediği ekip biçmektedir. Doktorlar onun rahatsızlığına çare bulamamışlardır.

*Filmler 18 yaşından küçükler için uygun değildir


Sanatkop

28 Mayıs 2009

The Last Airbender’dan İlk Kareler ve Bilgiler

Türkiye’de gelecek yıl Ağustos ayında gösterime girecek olan M. Night Shyamalan’ın yönetmenliğini yaptığı “The Last Airbender” filminden ilk görüntüler yayınlandı.

USA Today, filmin iki ana karakteri olan Prens Zuko ve son Airbender Aang rollerini canlandıran Dev Patel ve Noah Ringer’ın sette performanslarını sergilerken çekilmiş fotoğraflarını yayınladı.

Ringer yıllarca ‘Avatar’ lakabıyla anıldı. Çünkü “Avatar: The Last Airbender” çizgi filmindeki karaktere çok benziyordu. Şimdi de o karakteri beyazperdede canlandıran kişi oluyor. Henüz 12 yaşında olan Ringer tekvando yapıyor ve bu konuda çok yetenekli. Ona tekvando yaparken rahatlık sağlamasından dolayı saçlarının sürekli kazınması durumundan da hiç şikayetçi değil. “The Last Airbender” Ringer’ın ilk filmi, onun rol arkadaşı Patel gibi daha önce oyunculuk deneyimi olmamıştı, ancak savaş sanatı sporları üzerindeki yeteneği sayesinde bu rolün üstesinden gelebiliyor.

Dev Patel ise geçtiğimiz Oscar Ödül Töreni’nde en iyi film seçilen “Slumdog Millionaire”de rol almıştı. Daha önce siyah kuşak sahibi olan Patel, tekvondo sporunda çok yetenekli. Bu rol için çok uygun bir oyuncu olarak görünüyor.